radyobir
radyobir

"İstanbul esin kaynağı!.."

James Brown, Stevie Wonder, Bruce Springsteen, Elton John, David Bowie, Eric Clapton ile beraber dünya müziğine damgasını vuran Grammy'li saksafon ustası David Sanborn, bugün vereceği konser öncesinde konuştu.

20 Şubat 2017 05:01 | Güncelleme :20 Şubat 2017 09:04 | Kategori: Kültür & Sanat

Röportaj: Sema SEZEN

35 yılı aşan kariyerine 24 albüm sığdıran ve 70'lerden bu yana çağdaş müziğe yön veren saksafonculardan biri olan David Sanborn, bugün "4. Caz Şubatı" kapsamında Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda Türk dinleyicileriyle buluşacak. 

İlk solo albümü ‘Taking Off’u 1975'te piyasaya çıkardıktan sonra altı Grammy, sekiz Altın ve bir Platinum plak ile ödüllendirilen, dünya müzik tarihine müzik efsaneleriyle olan çalışmalarıyla adını yazdırmış ve caz müziğine aktif olarak katkıda bulunmaya devam eden Sanborn, Türk hayranları için konserden önce hakkında merak edilenleri anlattı. 

-Müziğe başlamanız farklı bir nedene dayanıyor, saksafonla buluşma hikayenizi sizden dinleyebilir miyiz? 

Küçük yaşlarda doktor tavsiyesi ile sağlık ile ilgili bir nedenden dolayı başladım ama sonrasında bu enstrümana aşık oldum. İleriki dönemlerde özellikle lise yıllarında Blues’dan etkilendim ve müziği profesyonel anlamda öğrenmeye karar verdim. Iowa Üniversitesi'ne geçmeden önce Northwestern Üniversitesi'nde saksofoncu JR Monterose ile çalıştım. Yıllardır sahnede müzikle ilgili hergün yeni bir şeyler öğrenmeye devam ediyorum.

-1975’te "Taking Off” albümünü yayınladınız. 70’lerden bugüne müziğe baktığınızda bir sanatçı olarak siz ve müziğiniz nasıl bir evrim geçirdi?

Her dönemin kendi ruhu var. Bazen o zamanki kaydı dinlediğimde beğendiğim ya da bana garip gelen yanları oluyor. Ama o dönem öyleydi deyip daima ileriye bakıyorum. Müzik daha ziyade endüstri olarak çok farklı bir yere gitti. Ben de yıllar içerisinde buna tanıklık ediyorum. Artık farklı mecraların ortaya çıkmasıyla müziği paylaşabilecek alanlar genişledi ve hız kazandı. 

-40 yılı aşkın süredir dünyanın en önemli müzisyenlerinden birisiniz. Müzikle ilgili öğrendiğiniz en önemli şey nedir?

Müzikle ilgili en önemli şey, sürekli bir gelişim içermesi. "Bitti" diyemiyorsunuz ya da bir varış noktası yok. Müziğin sonsuz, sınırlandırılamaz oluşu beni hala cezbediyor. 

-Dünyada birçok ülkede performans sergiliyorsunuz. Yıllardır böyle sadık bir dinleyici kitlesine sahip olmayı neye borçlusunuz?

Sanırım doğru kelime tutku. Sadece müziği düşündüğünüzde gerisi kendiliğinden geliyor. Dünyanın birçok yerinde hala dinleyenlerimle buluştuğum için çok şanslıyım. Japonya’nın benim için farklı bir yeri var. Her ülkenin kendine özgü farklı yanları var. Türkiye’nin de muhteşem tarihi ve kültürü bana ilham veriyor.

-İstanbul sizin için ne ifade ediyor? 

İstanbul’da daha önce bulunmuştum. Kozmopolit yapısı, geçmişi, şehrin dokusu beni çok etkilemişti. Umarım bu sefer biraz daha gezme fırsatı bulurum. Türk hayranlarımla bir kez daha buluşacağım için çok mutluyum.

-Uzun bir aradan sonra Türk hayranlarınızla bir kez daha buluşacaksınız. Bizleri nasıl bir repertuvar bekliyor?

Yıllardır o kadar geniş bir repertuvar oluştu ki.. En çok sevilen şarkılarımdan bir seçki hazırlamaya çalıştım. Umarım dinleyenler de keyif alır.

SINIRLARINI ZORLAYIP HEP ZİRVEDE OLDU

2012’de Then Again: The Anthology, 2013’de Bob James ile birlikte Quartette Humaine ve 2015’te Time and The River albümlerini yayınlayan Sanborn muhteşem repertuvarıyla bugün CRR’de.



1974 yılında yayınlanan The Dick Cavett Show'da David Sanborn (saksafon), David Bowie, Earl Slick, carlos Alomar (gitarlar) ve Pablo Rosario (vurmalı çalgılar) ile sahnede.

İlk solo albümü ‘Taking Off’u 1975'te piyasaya çıkaran sanatçı altı Grammy, sekiz Altın ve bir Platinum plak ile ödüllendirildi.  

Üç yaşındayken çocuk felcine yakalanan Dave, tedavi terapisinin bir parçası olarak saksofonla tanıştı. 14 yaşında, Albert King ve Little Milton gibi efsanelerle bir araya gelen sanatçı, Iowa Üniversitesi'ne geçmeden önce Northwestern Üniversitesi'nde saksofoncu JR Monterose ile çalıştı.



Bob James, David Sanborn

Sayısız müzisyenden ilham alarak, enstrümantal pop, R & B ve son zamanlarda cazın birçok türde çalışan David Sanborn doğduğu yer olan St. Louis yakınlarındaki Chicago Blues sanatçısından etkilenerek lisede saksafon çalmaya başladı.

Daha sonra California'ya seyahat eden sanatçı Butterfield Blues Band'a katıldı ve Paul Butterfield ile Woodstock'da yer aldı.

Ardından Stevie Wonder'le birlikte turneye çıktı ve The Rolling Stones'ın Wonder's Talking Book albümü için kayıt yaptı. "Young Americans" da solo kaydeden David Bowie'yle turneye çıktığı dönemlerde Gil Evans'la da kayıtlar gerçekleştirdi.

ÖDÜLLERLE DOLU BAŞARILI BİR SANAT YAŞAMI

New York'a taşındıktan ve George Coleman'la çalıştıktan sonra Dave, Paul Simon ve James Taylor gibi sanatçılarla birlikte çalıştığı solo kariyerine başladı.

1975'te Taking Off adlı solo albümü ile kariyerini daha da sağlamlaştıran sanatçı, 1979'da Hideaway’in piyasaya sürülmesi ile filmdeki American Gigolo'da yer alan "Seduction" ile yükselişini hızlandırdı.

Basçı ve besteci Marcus Miller, David’e 1981 Voyeur albümünde katıldı.  "All I Need Is", En İyi R & B Enstrümantal Performansı için ilk Grammy Ödülünü kazandı. 1983'te Dave, Luther Vandross'un konuk vokalisti olarak yer aldığı hit albümü Backstreet'i piyasaya sürdü. Daha sonra, Jack DeJohnette, Bill Frisell, Charlie Hayden, Wallace Roney, Kenny Barron, Christian McBride ve Eric Clapton gibi konuk sanatçıları albümlerine ekledi.



David Sanborn ve Eric Clapton, 1989'da. Sanborn, Rolling Stones, Stevie Wonder ve üst Batı Yakası komşusu Paul Simon gibi birçok müzisyenle çalıştı.

Dave, 1988'den 1990'a kadar Night Music adlı televizyon programına ev sahipliği yaptı.

2004'te Sanborn, St. Louis Walk of Fame'e girdi. 2006 yılında Gordon Goodwin'in Big Phat Band albümündeki The Phat Pack'de yer aldı. 

Sanborn’ün katılımıyla "The Funky Music'i Çal" adlı parça, Wild Cherry'nin grup tarzı ile yeniden üretildi.

David Sanborn, Ween'in 2007 La Cucaracha albümünde "Sizin Partiniz" şarkısını yorumladı. 8 Nisan 2007'de Sanborn, New York'taki Beacon Tiyatrosunda Allman Brothers Band ile birlikte yer aldı.

Sanborn, 2010'da Joey DeFrancesco ve Steve Gadd'ın yer aldığı üçlü bir orkestrada "Everything” adlı albümle blues ve cazın kombinasyonunu yorumladı.

2011'de klavyeci George Duke ve basçı Marcus Miller'ı DMS grubu olarak bir araya gelen sanatçı Japonya'nın Nagoya, Osaka ve Tokyo'da Blue Note mekanlarında da performanslar gerçekleştiriyor.

David Sanborn 2012’de Then Again: The Anthology, 2013’de Bob James ile birlikte Quartette Humaine ve 2015’te Time and The River albümlerini yayınladı. 

Sitemiz yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm haklarının sahibidir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
YUKARI