radyobir
radyobir

Almanya'yla yeni imam krizi!..

Alman hükümeti imamların Almanya'da yetiştirilmesini istiyor. Ancak Müslüman örgütler buna ihtiyacın ve gereken altyapının olmadığını savunuyor. Bu da Almanya'da imamlık eğitimini çıkmaza sokuyor.

17 Aralık 2018 07:36 | Güncelleme :17 Aralık 2018 08:39 | Kategori: Dış Politika

Alman hükümeti yıllardır camilerde Türkiye'den veya Müslüman ülkelerden gönderilen imamlar yerine, Almanya'da eğitim almış, ülkenin dilini, kültürünü bilen imamların görev yapmasını istiyor. Almanya'da kurulan ilahiyat enstitüleri, imamların Almanya'da yetiştirilmesi yönünde önemli bir adım olarak görülüyordu. Ancak bu enstitülerin kurulmasının üzerinden on beş yıldan fazla zaman geçmesine rağmen konu hâlâ tartışılıyor.

DW Türkçe'ye konuşan Göttingen Georg-August Üniversitesi İslam Bilimleri Bölümü'nden Prof. Dr. Riem Spielhaus, üniversitelerde doğrudan imam yetiştirilmesinin mümkün olmadığına dikkat çekiyor. Öğrencilerin "üniversitede temel ilahiyat eğitimi aldıklarını" belirten Spielhaus, öğrencilere "cenaze namazı nasıl kıldırılır gibi uygulamaya yönelik" bilgiler verilmediğini ifade ediyor.

Bu nedenle de, ilahiyat bölümlerinden mezun olanların imam olabilmek için bir veya iki yıl süren, uygulamaya yönelik bir eğitimden geçmesi gerekiyor. Ancak Almanya'da imam yetiştirecek böyle bir eğitim sistemi bulunmuyor.

"İmamlık semineri" önerisi

Almanya'da imam yetiştirilmesi için gündeme getirilen önerilerden biri kiliseler örnek alınarak bir imamlık eğitimi geliştirilmesi. Osnabrück Üniversitesi İlahiyat Enstitüsü'nden Prof. Dr. Rauf Ceylan, Almanya'daki Katolik ve Protestan kiliselerinin teoloji mezunlarına yönelik iki yıllık "papazlık semineri" adı altında bir eğitim verdiğini anlatıyor. DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Ceylan, Müslümanlar için uygulamalı eğitime dayalı "imamlık semineri" gibi bir sisteme ihtiyaç olduğunu dile getiriyor.

Rauf Ceylan, devletin ilahiyat enstitülerinin finansmanı için gereken desteği sağladığını ancak dini içeriğe ve dolayısıyla imamların eğitimine karışmadığını belirtiyor. Alman anayasasına göre, devletin din konusunda "tarafsız" olması gerektiği için imamların yetiştirilmesi dini cemaatlerin yetki alanına giriyor. Dolayısıyla, "imamlık semineri" benzeri bir sistemin dini cemaatler tarafından oluşturulması gerekiyor. Bu noktada karşılaşılan sorunlara dikkat çeken Ceylan, "Bu eğitim için gereken parayı ve imam olarak çalışanların maaşlarını kim ödeyecek?" diye soruyor.

DİTİB "imamlık seminerine" sıcak bakmıyor

Almanya'daki Müslüman örgütlerin çoğunun böyle bir imamlık eğitimi verecek altyapısı ve maddi kaynağı bulunmuyor. Bunun yanı sıra "imamlık semineri" şeklindeki bir yapıya da pek sıcak bakmıyorlar. DW Türkçe'ye konuşan Almanya'daki en büyük Müslüman örgütü Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'nin (DİTİB) Dış İlişkiler Sorumlusu Zekeriya Altuğ, "Almanya'da Müslüman teşkilatların yapısı çok farklılıklar arz ediyor, dolayısıyla Almanya'ya yönelik tek tip bir eğitim modeli İslam ve Müslümanların yapısına uymaz" diyor. "Bir imamın ihtiyaçlarının kilise papazından farklı" olduğunu vurgulayan Altuğ, "kopyalamaktan ziyade kendi ihtiyaçlarımız ve kendi imkânlarımız nedir diyerek, kendi konseptimizi geliştirmemiz lazım" şeklinde konuşuyor.

Almanya İslam Konseyi Başkanı Burhan Kesici, "imamlık semineri" şeklindeki bir yapıya "ihtiyaç olmadığını" belirtiyor. DW Türkçe'ye konuşan Kesici, İslam Konseyi'nin kendi imkânları ile ihtiyaçları karşılayacak şekilde imam ve din görevlisi yetiştirdiğini, bunun finansmanının da alınan bağış ve üyelik aidatları ile karşılandığını söylüyor. Kesici, imamların Almanya'da yetiştirilmesi tartışmasının nedeninin "Türkiye'den imam gönderilmesinin istenmemesi" olduğunu savunuyor. Kesici'nin verdiği bilgilere göre, İslam Konseyi'ne bağlı yaklaşık 450 camide nadiren Türkiye'den gelen imamlar görevlendiriliyor.

Almanya'da yetişen gençler Türkiye'de ilahiyat okuyor

Almanya'daki yaklaşık 2600 camide görev yapan imamların çoğu Almanya dışından geliyor. DİTİB'e bağlı yaklaşık 900 camide görevli imamlar Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından gönderiliyor ve maaşları Türkiye tarafından ödeniyor.

DİTİB Dış İlişkiler Sorumlusu Zekeriya Altuğ, Almanya'da imam yetiştirmek için "personelin ve maddi kaynağın" olmadığına dikkat çekiyor. "Bu konuda Türkiye’deki imkânların daha elverişli" olduğunu vurgulayan Altuğ, "Almanya'da doğmuş, büyümüş gençleri uluslararası ilahiyat konsepti çerçevesinde Türkiye'de eğitim almaya" gönderdiklerini anlatıyor. Türkiye'de altı üniversitede, uluslararası ilahiyat programı bulunuyor. Altuğ'un verdiği bilgilere göre, Almanya'dan her yıl yaklaşık 100 genç burslu olarak Türkiye'de ilahiyat öğrenimi görüyor. Ancak, bu gençlerin tamamı imam olarak çalışmıyor.

Almanya'da yaşayan üçüncü ve dördüncü nesil Türkler düşünüldüğü zaman, "Almanya'da yetişmiş imama ihtiyaç olduğunu" belirten Zekeriya Altuğ, "ama bu imamların Türkiye'de mi, Almanya'da mı eğitim aldığından çok, aldıkları eğitimin kalitesinin önemli olduğunu" dile getiriyor.

Merkel: İmamlar Almanya'da da yetiştirilmeli

Alman hükümeti açısından ise bu eğitimin nerede alındığı önem taşıyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel, Alman meclisinde parlamenterlerin sorularını yanıtlarken, "Kanımca Almanya'da da imam yetiştirilmesine ihtiyacımız var. Bu bizi daha bağımsız kılacak ve gelecek için gerekli" sözleri ile bunun önemine işaret etti.

Muhalefetteki Yeşiller de, Almanya'da imam ve Müslüman din görevlilerinin yetiştirilmesini sunduğu bir önerge ile meclis gündemine taşımıştı. Bu önergede imzası olan milletvekili Filiz Polat, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, "dini cemaatler camilerde görevli imamları Almanya'da yetiştirmek isterse, Alman hükümetinin buna destek vermesini" talep ettiklerini söylüyor. Alman anayasasına göre imamların eğitiminin dini cemaatlerin yetki alanına girdiğini hatırlatan Polat, yine de Müslüman örgütler ile federal ve eyalet hükümetlerinin "eşit düzeyde" kuracağı diyalog ile imam yetiştirilmesi için bir çözüm bulunacağına işaret ediyor.

DİTİB Dış İlişkiler Sorumlusu Zekeriya Altuğ ise siyasilerin Almanya imamlık eğitimini tartışması karşısında, devletin yapısı gereği dini konularda "tarafsız" kalması gerektiğini hatırlatıyor ve "Burada bir ihtiyaç var, ama Müslüman kuruluşlar siyasi ve toplumsal baskılardan arınmış bir şekilde, bu ihtiyaca yönelik çözüm yollarını kendileri geliştirmesi gerekir" diyor.

Sitemiz yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm haklarının sahibidir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
YUKARI