radyobir
radyobir

Başbakan PKK'lıya "gerilla" dedi!..

Yüksekova'daki saldırı sonrası 'misilleme' iması yapan HDP'ye Başbakan Ahmet Davutoğlu'ndan tepki geldi. Davutoğlu, "Asker-gerilla gibi bir karşıtlık üzerinden çözüm süreci yürüyemez. Kimse askerlerle teröristleri aynı zeminde göremez" diye konuştu.

27 Ekim 2014 11:52 | Kategori:

HDP'nin 3 askerin şehit olduğu saldırı sonrası yaptığı açıklamada "23 Ekim'de Kağızman'da 3 HPG gerillasının infaz edilmesinden sonra bugün de Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde 3 asker öldürüldü. Bu gelişmeler bizim için büyük üzüntü ve kaygı konusudur" ifadesi yer almıştı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'ndan o imaya sert tepki geldi. Vatan'ın Ankara Temsilcisi Murat Çelik, bugün Davutoğlu'nun sözlerini yazdı. İşte o röportaj:
-Üç şehit konusunda HDP’nin açıklamaları var. 3 PKK’lı infaz edildi diyor, şimdi de üç asker öldürüldü deniliyor. "Çözüm süreci konusunda sorumlu olanlar biraz hızlı hareket etmeli, bu bizi endişelendiriyor” gibi bir açıklamaları var.
Aslında bizi endişelendiren de tam bu mantık. Bir kere ben ilk günden itibaren ısrarla kamu düzeni diyorum. Asker - gerilla gibi bir karşıtlık üzerinden çözüm süreci yürüyemez. Niye öldürüldü o üç terörist? Baraja saldırdılar. Yani şu kastediliyorsa, ‘biz elimiz kolumuz serbest, istediğimiz yolu keselim, istediğimiz inşaata saldıralım, istediğimiz insandan haraç alalım, istediğimiz insanı mahkeme edelim deniliyorsa, bunlarla da çözüm süreci yürümez. Bizim vatandaşın eşit hakları çerçevesinde bütün muhataplarla görüşmeye dayalı bir çözüm sürecini yürütürüz ama HDP’nin bu mantığı yanlış.
- Kobani gerekçesiyle yaşanan olaylar bu süreci zehirlemiş görünüyor.
"Tabii... O ikilik devam ediyor. Etkiliyor. Burada problem ikili dil kullanmak. Halkı sokağa sürdüler, sonra birer birer günah çıkarmaya başladılar. Bingöl’de polislerimiz şehit edildi. Kınadılar, arkasında provokasyon var dediler. Yüksekova ile ilgili başka denklem kurdular. Böyle olmaz. Yani ne istendiği konusunda net ve tek bir dil kullanılmalı. İyi kötü polis oynamaya, birileri vurup saldırırken, diğerleri siyasi alanda olumlu mesajlar versin, böyle bir oportünist tavır içine girilmesi, çözüm sürecini esas tehdit eden şey. Şimdiye dek demokratikleşme konusunda hiçbir pazarlık yapmadık zaten, hepsini kendimiz çıkardık. Ama eğer gerçek alanda sonuç alınacak bir süreç işleyecekse önce sözlerinde durmalılar. Silahları bırakmalılar. Aksine şimdi şiddet ve silaha sarılıyorlar. Böyle bir durum karşısında kimse şunu bekleyemez: Onlar istedikleri anda şiddet kullansın, devlet atıl kalsın. Devletin görevi, vatandaşların can güvenliğini korumaktır. Yol haritasında da birinci madde kamu düzeniydi. Kamu düzenin olmadığı yerde hiçbir şey olmaz.
 
REJİM PYD'Yİ DE TASFİYE EDECEK
 
- Kobani konusundaki son durum nedir?
"Bizim yaptığımız hamleler maskeleri düşürdü, birçok şeyi deşifre etti. Dikkat ederseniz olaylar Kobani’ye yardım için başlatıldı. Türkiye nasıl yardım eder? Ya kendisi girer. ‘Hayır biz Türk askeri istemiyoruz.’ HDP de tezkereye hayır diyerek bunu söyledi. Peki Kobani’den gelen PYD unsurları geri gitsinler... 64’ü ‘gidebiliriz’ dediler, diğerleri kaldı. Geriye ne kaldı? Hava bombardımanı. Türkiye zaten desteklediğini de söyledi. Biz destekledik. Madem yardım diyorsunuz, bizi istemediğinize göre iki yolla yardım gelebilir. Özgür Suriye Ordusu, bunu ilk gün söyledik. İstemediler. Bunu Kobani olaylarından önce söylediler. Peki Peşmerge? Güveniyorsanız onlar gelsin. ‘Hayır, onlar da gelmesin. Gelirlerse çok az sayıda gelsinler.’ Peki ne istiyorsunuz? Nasıl yardım edeceğiz? Salih Müslüm bunları konuşmak için geldi. İki yolu kapatıyorsun, diyorsun ki siz savaşın, havadan bombalansın, ben orada kafama göre rejim ile işbirliği içinde olan bir bölge kurayım. Rejimin hesabı şu: ‘Şu Arapları, Türkmenleri, bana tabi olmayan Kürtleri bir tasfiye edeyim.’ Ondan sonra gelip PYD’yi tasfiye edecek.”
 
"TUTUMUMUZ DEĞİŞİR"
 
- Sokak eylemleri, yol kesmeler, saldırılar devam ederse, İmralı ziyaretleri biter mi?
"Değerlendiririz, her konuda tutumumuz değişir. Süreç dediğimiz şeyde muhatap PKK değil, ya da HDP değil. Esas muhatabımız doğudaki Kürt vatandaşımızdır. Onlar da bu anlamda hükümetimizden memnunlar. Bir taraftan bölgedeki vatandaşlarımız üzerinde terör estirip baskı uyguluyor, sonra da kamu düzeni yok intiba vermeye dayanırsa burada bu niyet görünmez. Kamuda bir düzen olur, iki düzen olmaz. Yani devlet içinde paralel yapılara izin veremeyiz. Kamu düzeni demek Meclis’in çalışması. Egemenlik Meclis’tedir. HDP de o Meclis’in parçası. Orayı terk edip alanda kendilerince küçük egemen alanlar oluşturmaya kalkarlarsa devletin buna sessiz kalmasını kimse bekleyemez.”
 
"CHP VE MHP’Yİ DİNLEMİŞLER..."
 
- Milli Güvenlik siyaset Belgesi güncellenmesi konusunda son durum nedir?
"Devletin içinde meşru otorite dışındaki her örgütlenme devlete tehdittir. Telefon dinlemeleriyle ilgili bilgiler geldi. Ak Parti yanında CHP ve MHP de dinlenmiş. İsimleri veremem. CHP ve MHP’de de ayrı bir güç oyunu var ve o oyunun içine öyle giriliyor. Nitekim, bu güç oyunlarıyla Baykal gitti, Kılıçdaroğlu geldi. Bu oyunlarla 2011 seçimlerinden önce MHP Genel Başkan Yardımcılarının bir kısmı devre dışına itildi. Bu yapı, gerektiğinde kendisine hayır diyemeyeceği, gerektiğinde şantaj yapacağı bir düzenleme içine girmiş. Buna da izin verilmez, Doğu’da şehirlerin kenarında sanki orada düzenden o sorumluymuş gibi yapılar oluşmasına da izin verilmez. KCK bu yapıyı besliyordu, bu yapı KCK’yı besler oldu. İktidar yürütme erkini kimse ile paylaşmaz.”
 
"JANDARMA TÜMÜYLE TSK'DAN AYRILMIYOR"
 
- "Jandarma Genel Komutanlığı uzun vadede Jandarma Genel Müdürlüğü olacak” deniliyor...
"Hayır, öyle bir şey yok. ‘Jandarma Genel Komutanlığı’nın ismi değişecek’ demedim. Jandarmanın özel bir statüsü var. Silahlı Kuvvetler’in parçası. Askeri olmayan görevlerde de Jandarma’nın tayin ve yetkileri, sicili askerin elindeydi. Görüntüde İçişleri Bakanlığı’na bağlılığı vardı. Şimdi olacak olan da tümüyle Silahlı Kuvvetler’den ayrılıp buraya (İçişleri’ne) gelmek değil. Askeri eğitim verilecek, general üstü kadrolarda yine YAŞ kararları geçerli olacak. Ama sivil alanda, kırsalda görev yaptığında başarıyı veya başarısızlığı İçişleri belirleyecek, İçişleri görevden alabilecek. Generalin altındaki rütbelerde tabii. Burada ayrım askeri nitelikli görevler ile kolluk görevleri. Şimdi kolluk görevlerinde İçişleri’ne yetki veriyoruz, askeri görevlerde yine Silahlı Kuvvetlerin parçası olarak kalmaya devam ediyor.”

‘ABD’YLE GÖRÜŞ FARKI VAR’

- ABD ile ilişkilerde bir gerginlik var gibi... Sayın Cumhurbaşkanı bir şey söylüyor, ABD Dışişleri sözcüsü açıklama yapıyor.
"Öyle bir kriz ortamı yok. Görüş farkı var ve zaten onu gidermeye çalışıyoruz. Son dönemde ABD ile diplomatik, askeri, istihbari kanatta çok yoğun görüşmelerimiz var. Ne istediğimiz belli. Biz, entegre bir strateji görmek istiyoruz. Sadece kamuoylarını tatmin eden, Batı kamuoyunda, ‘IŞİD gibi bir terör örgütü ile mücadele ediyoruz’ görüntüsü veren, palyatif operasyonlar değil... O, Suriye halkının acısını dindirmiyor, Türkiye’ye yönelik riskleri yok etmiyor. Şu soru insanın aklına geliyor: ‘Eğer Batılı gazeteciler öldürülmüş olmasaydı bu kadar aktif politika gelişecek miydi?’ Mesele insani olmak zorunda. Yoksa bugün Amerikalı yarın Arap, veya Türk öldürülür. Hepimiz risk altındayız.”
 
MİSİLLEME TANIMLAMASINI KABUL EDEMEYİZ
 
Başbakan Ahmet Davutoğlu, önceki gece geç saatlerde Kahramanmaraş’a gitti. Başbakan Davutoğlu, dün sabah kentteki sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile kahvaltılı toplantıda bir araya geldi.
Hakkari’de üç askerin şehit edilmesine değinen Davutoğlu, terör örgütünün yaptığı hain saldırılar için ’misilleme’ tanımlamasını kabul edemeyeceklerini vurguladı, "Kimse devletin meşru güvenlik güçleriyle teröristleri aynı zeminde, aynı düzlemde  Hain saldırıyı gerçekleştirenler mutlaka cezalandırılacaktır” dedi. Davutoğlu, şunları söyledi:  "Kamu düzeni şart. Çözüm süreci milli birlik ve beraberlik adımıdır. Bu durum kamu düzensizliğine zemin teşkil etmiyor. Çözüm sürecini kararlılıkla sürdüreceğiz derken sadece terör örgütüyle irtibatlı kuruluşları muhatap alacağımız anlamına gelmemeli. Eğer teröristler eylem içindeyse güvenlik görevlisinin görevi onları ne surette olursa olsun durdurmaktır. Saldırı planlaması içinde olan olursa, ülke huzurunu bozmak isterse hak ettiği cevabı alacaktır. Genelkurmay Başkanı, İçişleri Bakanımız ve Hakkari Valisi ile defalarca görüştüm ve aynı talimatı verdim. Haince eylemi gerçekleştirenler takip edilecek ve bunun için her çalışma yapılacak ve hak ettiği cezayı bulacaklar. Kimse Türkiye’yi çevredeki ülkelerin kaos  girdabına sokamaz. İç barışı temin edeceğiz, kamu düzenini teminat altına alacağız, çözüm sürecini de kararlılıkla sürdüreceğiz.”
Davutoğlu, Abdullah Öcalan için bir ‘sekretarya’ kurulmasına dair söz verilmediğini de söyledi.

Sitemiz yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm haklarının sahibidir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
YUKARI