İran’daki protestolar 15 Kasım’da hükümetin benzin fiyatlarına zam kararını açıklamasından sonra başlamıştı. Protestocular yönetimdeki üst lider kadrosunun istifa etmesi çağrısında bulundu.

Dini lider Hameney, olayları "çok tehlikeli bir tezgah” olarak niteledi. Tahran hükümeti de, sürgündeki muhaliflerle bağlantılı "haydutları” ve ABD, İsrail ve Suudi Arabistan’ı suçladı.

İran olaylarda ne kadar can kaybı olduğu konusunda resmi bir açıklama yapmadı ancak Uluslararası Af Örgütü en az 161 kişinin hayatını kaybettiğini belirtti. Tahran bu rakamı yalanladı.

Musavi’nin Hameney’le ilgili açıklamaları, muhalif web sitesi Kaleme’de yayımlandı. Musavi açıklamasında, "Kara Cuma” olarak adlandırılan, 1978’de Şah rejimi tarafından çok sayıda kişinin öldürüldüğü katliama atıf yaptı ve o olayla bu son protestolara hükümetin müdahalesi arasında benzerlik kurdu.

Musavi açıklamasında, "1978’de insanları öldürenler dini olmayan bir rejimin temsilcileriydi. 2019 yılı Kasım ayında ateş açanlar ise, dini bir hükümetin temsilcileri. O zaman başkomutan Şah’dı, bugün buradaysa mutlak otoriteye sahip dini lider (Hamaney)” ifadesini kullandı.

Musavi, hükümete, 1978’da "Jale Meydanı’ndaki katliamın yarattığı sonuçlara dikkat etmesi” çağrısında bulundu.

Musavi ve Mehdi Kerrubi, 2009 yılının Haziran ayında cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışmış ancak Mahmud Ahmedinejad’a karşı kaybetmişti. İkili, hile karıştırıldığını öne sürdükleri seçimlerden sonra düzenlenen toplu protesto gösterilerinin sembolik lideri olarak görülmüştü.

Kerrubi ve Musavi, destekçilerine Arap ülkelerindeki demokrasi yanlısı ayaklanmalarla dayanışma göstermeleri çağrısında bulunmalarından sonra ev hapsine alınmıştı. İki muhalefet lideri ve Musavi’nin eşi Zehra Rahnavard 2011’den bu yana Tahran’da ev hapsinde tutuluyor.