radyobir
radyobir

Korona seçim güvenliği kaygılarını artırdı mı?..

ABD'de 3 Kasım'da yapılacak başkanlık seçiminin Corona virüsünün gölgesinde yürütülmesi, seçimlerde geçerli rutin uygulamaların bile hayata geçirilmesinde sorunlarla karşılaşılmasına neden olabilecek gibi görünüyor. Bu durumun neden olduğu kaygılar siyasi partileri kampanyalarında farklı uygulamalara yönlendirirken, durum seçmen tarafından da hissediliyor.

24 Ekim 2020 10:35 | Kategori: Dünya

Anketlere göre Amerikan halkının Corona virüsü konusundaki görüşleri, destekledikleri partinin çizgisiyle paralel. YouGov-Economist tarafından yapılan ankete göre Demokratlar, Corona virüsü konusunda Cumhuriyetçiler’den yaklaşık üç kat daha kaygılı. Demokratlar’ın yüzde 43’ü salgın nedeniyle çok endişeli olduklarını belirtirken Cumhuriyetçiler’in yalnızca yüzde 12’si kendilerini çok endişeli olarak tanımlıyor.


Ipsos-Reuters tarafından yapılan bir ankete göre, Corona virüsünü önemli bir tehdit olarak gören Demokratlar Cumhuriyetçiler’in iki katından fazla.

PEW Araştırma Merkezi'nin Ağustos ayında yaptığı ankete göre seçimlerde oy kullanmanın nispeten kolay olacağını düşünen seçmenlerin oranı yaklaşık yüzde 50. Oy kullanırken zorluklarla karşılaşacakları görüşünde olanların oranı da yüzde 49 ile buna oldukça yakın. Corona virüsünün gündemde olmadığı 2018 yılında ara seçimler sırasındaysa seçmenlerin yüzde 85’i oy kullanmanın kolay olacağı görüşündeydi. Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın destekçileri arasında oy kullanmanın kolay olacağını düşünenlerin oranı Demokrat aday Joe Biden’ın destekçilerine göre daha fazla. Ancak her iki partinin destekçilerinden de oy vermenin kolay olacağı görüşündekiler 2018’e oranla büyük ölçüde azalmış durumda.



"Trump destekçileri oyu sandıklarda kullanmaktan yana”

Corona gölgesindeki seçimlerde oy verme biçimi de Trump ve Biden destekçileri arasında farklılık gösteriyor. Trump’ın destekçilerinin yüzde 80’i oyunu sandıklara giderek kullanma taraftarı; bunların yalnızca yüzde 17’si posta yoluyla oy kullanmayı tercih ediyor. Biden’ı destekleme eğilimindeki seçmenin yüzde 58’i ise posta yoluyla oy kullanmaktan yana.

Posta yoluyla oy kullanma Amerika’da birçok eyaletlerde yürürlükte olan bir oy kullanma yöntemi. Ancak kimlerin, hangi koşullarda posta ile oy kullanabileceği eyaletler tarafından kurallara bağlanmış.

Corona virüsü oy kullanma biçimini değiştirecek mi?

Birçok eyalette Corona virüsü salgını yüzünden seçmenin bir kısmının sandık başına gitmek istememesi nedeniyle 2020’de posta yoluyla kullanılan oyların rekor rakamlara ulaşması bekleniyor.

Amerikan seçim sisteminde posta yoluyla iki farklı oy kullanma yöntemi bulunuyor. Bunlar posta yoluyla evrensel oy kullanma (universal mail-in voting) ve uzaktan oy kullanma (absentee voting) olarak adlandırılıyor. Postayla evrensel oy kullanma yönteminde eyaletler talep etsin ya da etmesin, tüm seçmenlere oy pusulası gönderiliyor. Ancak uzaktan oy kullanma yönteminde seçmenin başvuru yaparak oy pusulası talebini seçim merkezlerine iletmesi gerekiyor. 2016 yılında seçimlerin neredeyse dörtte biri (33 milyon oy) bu iki yöntemden biriyle kullanılmıştı.

ABD’de beş eyalet; Colorado, Hawaii, Oregon, Utah ve Washington’da seçimlerde oyların ‘‘tamamı posta yoluyla’’ kullanılıyor.Tüm eyaletlerde uzaktan oy kullanma yöntemi uygulanıyor, ancak kimlerin bunun kriterlerine uyduğu eyaletten eyalete değişiyor. Eyaletlerin yaklaşık üçte birinde uzaktan oy kullanmak için bir mazeret sunmak gerekiyor. Örneğin askeri görevde olmak, seyahatte olmak ya da engelli olmak gibi. Aralarında Batı ve Ortabatı eyaletlerinin de olduğu 33 eyalet ise mazeret gerektirmeksizin herkesin uzaktan oy kullanmasına izin veriyor.

Mazeretsiz uzaktan oy kullanılabilen eyaletlerden biri de ülkenin en kalabalık seçmen nüfusuna sahip eyaleti California. 2018 ara seçimlerinde 8 milyondan fazla Californialı seçmen uzaktan oy kullandı. Yani her üç oydan ikisi bu şekilde kullanıldı.

Uzaktan oy kullanılan eyaletlerde seçmenler yerel seçim merkezlerinden yazılı olarak, telefonla ya da internetten oy pusulası talep ediyor. Bazı yerlerde hastalık ya da seyahat gibi mazeretler göstermek gerekiyor. Diğerlerindeyse eyaletler tüm kayıtlı seçmenlere oy pusulası gönderebiliyor.

Başvuruda bulunurken seçmenlerin isimlerini ve adreslerini yerel seçim merkezine iletmeleri gerekiyor.Seçim yetkilileri, kişinin adresine oy pusulasıyla birlikte iki zarf gönderiyor. Bunlardan biri kullanılan oyun görünmemesi için yani mahremiyet amacıyla kullanılan zarf. Bu şekilde mühürlenerek dışarıdan görünmemesi güvence altına alınmış olan oy pusulası diğer zarfın içine konuluyor. Seçmen dıştaki zarfa imzasını atıyor.


Oy zarfının seçim merkezine ulaşmasının ardından yetkililer isim ve adres bilgilerinin seçmen kaydındakilerle aynı olup olmadığını kontrol ediyor.

Bu bilgiler doğrulandıktan sonra seçim yetkilileri mühürlenerek kapatılmış oy pusulasını seçmenin imzası bulunan dıştaki zarftan çıkarıyor. Seçim gününde eyaletler postayla gelen oyları sayıyor. Çıkan rakamlar sandığa giderek oy kullananlarınkilere ekleniyor.

Cumhuriyetçi aday Donald Trump’ın Demokrat aday Hillary Clinton’ı yenilgiye uğrattığı 2016 yılındaki başkanlık seçimlerinde de ülke genelinde oyların neredeyse dörtte biri posta yoluyla kullanılmıştı.

Demokratlar’ın Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu ele geçirdiği 2018 Kongre ara seçimlerinde ise 42 milyon; yani rekor sayıda oy postayla gönderilmişti. Vote At Home – Oyunu Evden Kullan Enstitüsü bunun son yüzyılın en yüksek katılımlı ara seçimleri olduğunu açıklamıştı.

Erken oy vermede rekor katılım

Florida Üniversitesi tarafından yürütülen ABD Seçim Projesi’ne göre ABD’de Corona salgını nedeniyle ilginin arttığı erken oy kullanma işleminde şimdiye kadar en az 50 milyon 950 bin oy kullanıldı. Projenin lideri Michael McDonald ve diğer uzmanlar erken oy verme sayılarına bakarak, bu yıl seçimlere en az 150 milyon seçmenin katılacağı öngörüsünde bulunuyor. Bu da seçmenin yüzde 65'ine denk geliyor. Tahminlerin gerçek olması halinde bu yılki katılım oranının ABD başkanlık seçimlerinde 1908'den bu yana görülen en yüksek katılım olması bekleniyor.

ABD'de 2016 yılında oy kullanan toplam seçmen sayısı 137 milyondu.

Projeye liderlik eden Florida Üniversitesi’nden Michael McDonald’a göre bu sayının artma nedenlerinden biri birçok eyalette Corona virüsü salgını karşısında güvenli bir seçenek olarak görülen posta yoluyla oy kullanmanın ve erken oy kullanmanın yaygınlaşması.

Erken oy verenlerin fazla olması, McDonald’ın 3 Kasım seçimlerindeki toplam katılım oranı için öngörüsünü 150 milyona çıkarmış. Bu da kayıtlı seçmenin yüzde 65’i anlamına geliyor. Bu rakama ulaşılması halinde 2020 başkanlık seçimleri 1908’den bu yana en yoğun katılımın görüldüğü seçim olabilir.

Reuters/Ipsos tarafından yapılan bir anket ülke genelinde Demokratlar’ın yüzde 5’inin erken oy kullandığını, bu rakamın Cumhuriyetçiler arasında yüzde 2 olduğunu ortaya koydu. Ankete göre Demokratlar’ın yüzde 58’i, Cumhuriyetçiler’in ise yüzde 40’ı erken oy kullanmayı planlıyor.

Uzmanlar bu yıl seçimlerde 80 milyon kişinin oyunu posta yoluyla kullanacağını tahmin ediyor. Ancak bunun güvenli bir yöntem olup olmadığı konusunda farklı görüşler hakim.

VOA Türkçe’ye konuşan California Üniversitesi’nden Thad Kousser’e göre Corona virüsü salgını seçimin yapılma yöntemini çok karmaşık hale getirdi. Kousser’e göre sandığa giderek oy kullanmaktan çekinen çok sayıda seçmen postayla oy kullanma sürecinin güvenliğiyle ilgili tartışmalar nedeniyle bundan da çekinir hale geldi.

Başkan Trump posta yoluyla oy kullanılmasını en fazla eleştiren isimlerin başında geliyor. Trump, Demokratlar’ın Corona virüsü yardım paketine posta yoluyla oy kullanılmasının yaygınlaştırılması için eklemeyi istediği bütçenin rakiplerine partizan bir avantaj kazandıracağı görüşünde.

Trump açıklamalarında seçmenin kimlik belgesiyle sandığa giderek oy kullanması gerektiği görüşünde olduğunu birçok kez dile getirdi.

Başkan eleştirilerinde genellikle talep etseler de etmeseler de tüm seçmenlere posta yoluyla oy kullanmaları için oy pusulası gönderen eyaletleri hedef aldı.

Uygulamada zorluklar

Birçok eyalette salgın nedeniyle daha fazla kişinin posta yoluyla oy kullanmasını sağlayacak uygulamalara geçilmesiyse aralarında güvenlik mekanizmalarının da olduğu yeni sistemler benimsenmesi anlamına geldiği için pratikte kolay değil.

Brennan Adalet Merkezi Demokrasi Projesi’nden uzman Elizabeth Howard konuyla ilgili deneyim sahibi. Howard, bir sistemin acil şekilde değiştirilmesi sırasında yaşanan sıkıntılara bizzat tanık olmuş.

2017 yılının Ağustos ayında Virginia Seçim Komisyonu’nun başkan yardımcılığını yürüten Howard, kağıtsız oy kullanma makinelerinde güvenlik açıklarının çıkması nedeniyle seçim gününe iki aydan kısa süre kala eyaletin oy makinelerini değiştirmek zorunda kalmış.

Howard, bu seçimlerde de seçim gününe kısa süre kala bu değişiklikleri yapmanın hem karmaşık, hem de masraflı olacağını belirtti, seçim yetkililerinin yüksek hızlı tarayıcılar ve çizelgeleme makineleri satın alınması gerekebileceğini kaydetti.

Howard, uzaktan oy kullananların sayısının az olduğu eyaletlerde, tamamen posta yoluyla oy kullanılmasına geçmenin daha da zor olacağını söyledi.

Partilerüstü Politika Enstitüsü Brennan Center ise yaptığı bir araştırmada posta yoluyla oy kullanma sistemine geçilmesinin maliyetinin teknoloji, oy pusulalarının basılması, posta hizmetleri, oyların atılacağı kutuların yerleştirilmesi, güvenlik, seçmenin eğitilmesi ve oy pusulalarının sayılması dahil 1,4 milyar dolara mal olacağı tahmininde bulundu.



Geçmiş yıllarda da postayla oy kullanılması kutuplaşmaya neden oluyordu. Seçmeninin posta yoluyla oy kullanılmasıyla seçimlere olan katılımı artan Demokratlar bu yöntemi desteklerken Senato’da çoğunlukta olan Cumhuriyetçiler’in lideri Mitch McConnell ülke genelinde postayla oy kullanılmasının zorunlu olmasının eyaletlerin kendi seçimlerini kontrol etme haklarını ellerinden alacağını söylüyordu.

Yolsuzluk ve hile tartışmaları

Heritage Vakfı gibi muhafazakar görüşlü düşünce kuruluşları ise bu yöntemin hileye açık olduğu görüşünde. Buna örnek olarak geçen yıl Kuzey Carolina’da Cumhuriyetçi bir aday için çalışan seçim görevlisinin uzaktan kullanılan oyları yasa dışı şekilde topladığının ortaya çıkması ve sonuç olarak eyalette oy verme işleminin tekrarlanmak zorunda kalması gösteriliyor. Postayla oy kullanmayı destekleyenler yolsuzluk olaylarının çok nadir olduğunu ve abartıldığını söylüyor.

PEW Araştırma Merkezi’ne göre ise Cumhuriyetçi ve Cumhuriyetçi eğilimli bağımsızlar arasında posta yoluyla kullanılan oylarda hile yapılmasının büyük bir sorun olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 43 iken Demkrat ve Demokrat eğilimli bağımsızlar arasında bu oran yüzde 11’de kalıyor.

Eyaletlerin uzaktan oy pusulalarını kimin teslim edeceği konusundaki kuralları ise birbirinden farklı.

Geçersiz oy oranı daha fazla

Öte yandan uzmanlar posta yoluyla kullanılan oyların reddedilme, yani geçersiz olma olasılığı sandığa gidilerek kullanılan oylardan daha fazla olduğu görüşünde. Bunun nedeni seçmenin posta yoluyla kullanılan oy pusulalarını her zaman doğru şekilde dolduramıyor olması.

Ayrıca oy pusulalarının postada kaybolması, ya da ön seçimlerde veya erken seçimlerde yaşandığı gibi posta yoluyla kullanılan oyların sayılmasının uzun sürmesi gibi durumlar yaşanabilecek aksaklıklar arasında sayılıyor.



Konuyla ilgili açıklama yapan muhafazakar Heritage Vakfı uzmanlarından, eski Federal Seçim Komisyonu Üyesi Hans von Spakovsky, ‘‘Seçmenleri postayla oy kullanmaya ne kadar teşvik ederseniz, o kadar fazla kişi temsil edilemeyecek ve oyları geçerli olmayacak’’ dedi.

Von Spakovsky bazı seçmenlerin postayla oy kullanmanın engellenmesi, oyların değiştirilmesi ve oy pusulası zarfıyla kayıtlardaki imzaların düzgün şekilde karşılaştırılmaması konusundaki kaygılarını da hatırlattı.

Dezenformasyon ve yabancı müdahale

Uzmanların uyardığı bir diğer konu da seçim güvenliği ve kötü niyetli aktörlerin demokratik süreçlere yasa dışı olası müdahalesi. Seçimlerle ilgili özellikle sandıkların adresi ya da oy kullanma saatleri gibi temel bilgilerin salgın sırasında sık sık değişmesi nedeniyle bu konularda yanlış bilgi yayılarak sandığa gidilmesine engel olunması gibi risk faktörleri sık sık gündeme getiriliyor. Ayrıca 2016 seçimlerine Rusya’nın müdahalesinden emin olduklarını açıkça dile getiren istihbarat topluluğu bu yılki seçimlerde de Rusya, Çin ve İran gibi ülkelerin benzer eğilimleri olduğu konusunda uyarıda bulunuyor.

ABD İç Güvenlik Bakanlığı, Ekim ayının başında paylaştığı tehdit değerlendirmesinde, bazı yabancı aktörlerin seçim alt yapısına saldırabileceği uyarısında bulundu. İç Güvenlik Bakanlığı "Çin, Rusya ve İran, siber kapasitelerini kullanarak 2020 seçimlerinin temelini oluşturan kritik altyapıya zarar vermeye ve yapının bütünlüğünü bozmaya çalışabilir" açıklamasını yaptı.

İç Güvenlik Bakanlığı'nın kıdemli seçim güvenliği danışmanı Matt Masterson, Eylül ayında online olarak katıldığı bir etkinlikte, "Elimizde devletlerin seçim altyapısını doğrudan hedef aldığına ilişkin kanıt olmamasına rağmen tarama yapıldığıyla ilgili haberler almaya devam ediyoruz" demişti.

Masterson, katıldığı etkinlikte ayrıca "Geceleri uykumu kaçıran şu: Görmediğimiz bir şeyler mi var? İzini sürmediğimiz bir şeyler var mı?" şeklinde konuşmuştu.

ABD Federal Soruşturma Dairesi'nin (FBI) sosyal medyada paylaştığı bir videoda da ayrıntıları açıklanan tehlikelerin iki yönlü olduğu belirtildi. Bunlardan ilkinin oy pusulalarını dolduran seçmenlerin düşüncelerini değiştirmeye yönelik operasyonlar, ikincisinin ise ABD seçim altyapısına yönelik artan saldırılar olduğu kaydedildi.

FBI’ın yayınladığı videoda Ulusal Karşı İstihbarat ve Güvenlik Merkezi (NCSC) Başkanı William Evanina’nın da görüşlerine yer verildi. ABD’nin bir numaralı karşı istihbarat uzmanı Evanina ana hedefin Amerikan seçmenleri olduğunu ve dezenformasyon yayarak seçmenin görüşünü değiştirme girişimleri bulunduğunu söyledi. Evanina yabancı güçlerin kullanabilecğei bir diğer yöntemin de ABD seçim sistemine sızma çabaları olduğu uyarısında bulundu. Evanina, bu çabaların sonuç vermesinin zor olduğunu söyledi.



FBI Başkanı Christopher Wray ise Eylül ayında online düzenlenen bir forumda, "Bu yıl seçmen kayıt veri tabanlarına ya da ana oy kullanma sistemlerine yönelik şimdiye kadar herhangi bir siber saldırı görmedik" dedi.

Wray, "Bildiğimiz kadarıyla hiçbir yabancı hükümet ABD'deki oy sayımına müdahale edip sonuçları değiştirme girişiminde bulunmadı" diye konuştu.

Partilerüstü Politika Enstitüsü Brennan Center da Corona virüsü salgını nedeniyle eyaletlerin seçimlerle ilgili bazı uygulamaları son anda değiştirmek zorunda kaldığını hatırlattı ve bu durumun bazı ‘‘kötü aktörler’’ tarafından yanlış bilgi yayarak çeşitli grupların oy vermesini önlemek amacıyla kullanılabileceği uyarısında bulundu.

Öte yandan PEW Araştırma Merkezi’nin 27 Temuz-2 Ağustos arasında yaptığı anket, Amerikan halkının Rusya ve benzeri yabancı unsurların seçimlere müdahale edebileceği olasılığına inancının arttığını ve yönetimin bu müdahaleleri engelleyebileceğine olan güveninin azaldığını gösterdi.

Ankete katılanların dörtte üçü Rusya ve diğer hükümetlerin seçimlere müdahalesi ‘‘çok mümkün’’ ya da‘‘mümkün’’ derken bunun çok mümkün olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 44. Bu oran 2018 ara seçimlerinde yabancı hükümetlerin seçimemüdahalesi için ‘‘çok mümkün’’ diyenlerden yüzde 12 fazla.

Bu müdahaleyi ‘‘çok mümkün’’ ya da ‘‘mümkün’’ gören Cumhuriyetçi ve Cumhuriyetçi eğilimli bağımsızların oranı yüzde 62 iken; Demokratlar’ın ve Demokrat eğilimli bağımsızların oranı ise yüzde 88.

Rusya veya diğer ülkelerin seçimlere müdahale etmesini bekleyenlerin yüzde 62’si bunu ‘‘büyük bir sorun’’ olarak değerlendiriyor. Bunlar arasında Demokratlar’ın oranı yüzde 78; Cumhuriyetçiler’in oranı ise yüzde 37.



Sitemiz yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm haklarının sahibidir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
YUKARI