Macron Cumartesi günü yaklaşık bir saat boyunca İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’yle telefonda görüşmüş ve "tüm taraflar arasında diyaloğun devam etmesi için koşulları incelediğini bildirmişti. Macron bunun 15 Temmuz’a kadar hayata geçirilmesi için çalışacaklarını söylemişti.

Pazartesi günü de Beyaz Saray, Macron ve Trump’ın İran gerilimi konusunda telefonda görüştüklerini bildirmişti.

Açıklamada "İki lider İran’ın nükleer silah sahibi olmamasını garanti altına almak ve İran’ın Ortadoğu’da istikrarı tehdit eden davranışlarının önüne geçmek için süregelen çabaları görüştüler” denilmişti.

Avrupa Birliği de bugün, İran’ın 2015 anlaşmasını ihlal eden uranyum zenginleştirme kararından geri adım atması çağrısı yaptı.

AB açıklamasında "İran’ı nükleer anlaşmaya gölge düşürecek daha fazla adım atmaması, durması ve anlaşmaya aykırı tüm adımları geri alması için uyarmaya devam ediyoruz. Buna hafif zenginleştirilmiş uranyum üretimi de dahil” denildi.

Tahran’la yapılan nükleer anlaşma, ülkenin nükleer programına sıkı kısıtlamalar getiriyor; karşılığında ekonomik yaptırımların hafifletilmesi ve İran’ uluslararası tecridin kaldırılması sözü veriyordu.

Ancak ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesi, ekonomik yaptırımların geri gelmesine ve ABD’nin İran’ın petrol ihracatını sıfıra indirmeye çalışmasına neden oldu.

Tahran anlaşmanın imzacısı olan diğer ülkelerin yaptırımların etkisini hafifletecek ve anlaşmayı hayatta tutacak bir yol bulmalarını istiyordu ancak Trump’ın ABD’yi anlaşmadan çekmesinin ardından bir yıldan uzun süre geçti ve Tahran artık sabrının dolduğu mesajını veriyor.

İran’ın nükleer tesislerini ve bu tesislerdeki faaliyetlerini denetleyen BM’ye bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’na göre Tahran bugüne kadar anlaşmayı ihlal etmiyordu ancak Pazartesi günü uranyum zenginleştirme seviyesini anlaşmayla belirlenen 3,7 sınırından 4,5’a çıkartarak anlaşmanın maddelerinden birini ihlal etmeye başladı.