radyobir
radyobir

S.Arabistan - Türkiye ilişkilerini nasıl bir gelecek bekliyor?

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun geçen hafta Riyad'ı ziyaret ederek Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan Al Suud ile görüşmesi kapsamında, Türkiye'nin Körfez ülkeleriyle diplomatik ilişkilerinde yeni dönem gündemde.

21 Mayıs 2021 10:39 | Kategori: Dış Politika

Ankara-Riyad hattında, Katar kaynaklı görüş ayrılığının yanı sıra 2 Ekim 2018’de Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda devlet yetkililerince öldürülmesi, gerilimi arttırmıştı. Suudi tarafı, tarım ve işlenmiş gıda ürünleri ambargosuyla Türkiye’yi hedef almıştı. Uzmanlar bugün ilişkilerde karşılıklı yumuşama sinyallerinin, ABD’nin geçmişte Donald Trump yönetimince yürütülen Ortadoğu politikasındaki değişimden kaynaklı olduğunu belirtiyor.

Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Körfez Çalışmaları Uzmanı Gökhan Ereli ve Osmangazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Dr. Mustafa Yetim, Suudi Arabistan ile Türkiye ilişkilerinde, her iki ülke açısından dış politika yaklaşımlarında yeni döneme girilmesi nedeniyle iyileşme beklentisi içinde.

VOA Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Ereli ve Yetim, sadece Ankara’nın değil Riyad’ın da kendi politikasını gözden geçirmek durumunda kaldığını da işaret ediyor.

İki uzman da Mısır örneğiyle Türkiye’nin de dış politikasında değişim rüzgarları gözlendiğini kabul ederken, Ankara’nın bölgesel ilişkilerdeki gelişmelerde etkili olabilmek için ikili ilişkileri iyileştirme stratejisi izlendiği görüşünü paylaştı.

Dr. Yetim, ayrıca Türkiye’de muhalefetçe de eleştirisi konusu yapılan Müslüman Kardeşleri (İhvan) destekleme politikasında değişiklik olup*olmayacağına ilişkin sorumuza karşılık ise, örgütün Ortadoğu’da etkili bir aktör olduğunu ve Ankara’nın bunu tümüyle geri plana atamayacağını sözlerine ekledi.

Gazeteci Kaşıkçı’nın öldürülmesi ilişkilerde kilit rolde mi?

ORSAM uzmanı Ereli, Suudi Arabistan’ın Katar’a yönelik sert tutumunu da değiştirme zorunda kaldığını anımsatarak, İran ile de normalleşme yaklaşımı sergilediğini dile getirdi. Suudi Arabistan ile Türkiye’nin ilişkilerini 2010-2017 döneminde gergin ve kırılgan bir atmosferde yürüttüğünü kaydeden Ereli, Türkiye’nin Suudi Arabistan liderliğinde Katar’a ambargo uygulanmasına karşı çıkması, Doha yönetimine askeri eğitim desteği sunması ve Suudi yetkililerce Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesine tepki göstermesiyle ortaya gerilim tablosu çıktığını aktardı.

Ereli’ye göre, Türkiye’nin özellikle gazeteci Kaşıkçı’nın öldürülmesi olayını uluslararası adalet arayışına dönüştürmesi Riyad yönetimini ciddi şekilde rahatsız etti; ancak şimdi bölgesel ilişkilerdeki gelişmeler ön planda.

Akademisyen Dr. Yetim de iki ülke arasında siyasi ve diplomatik gerilime ve dalgalanmalara rağmen ticari ilişkilerin devam ettiğini vurgulayarak, Çavuşoğlu’nun Riyad ziyareti öncesinde Suudi tarafınca örneğin Katar konusunda olumlu mesajlar gelmeye başladığını ifade etti.

Öncesinde ise Katar eksenli gelişmelerde "İran’ın dışında artık Türkiye’nin Körfez bölgesinde bir aktör olması” nedeniyle Riyad’ın rahatsızlık duyduğunu anlatan Yetim, "Şimdi Suudi Arabistan’ın Katar’a yönelik tavrıyla birlikte Doha yönetiminde Ankara’dan uzaklaşılacağı yorumu da yapılıyor. Ancak halen Türkiye’nin bölgesel gücünde artış olduğu görüşündeyim. Bu nedenle de Riyad’ın Türkiye’ye yönelik olumlu mesajları oldu” dedi. Yetim’e göre, Kaşıkçı cinayeti ise Prens Muhammed Bin Selman etkeni nedeniyle halen iki ülke ilişkilerinde en önemli sorun başlığı.

Biden’ın ABD’de göreve gelişi nasıl etki etti?

Körfez Çalışmaları Uzmanı Gökhan Ereli, Corona virüsü salgınıyla yaşananlar ile birlikte uluslararası ilişkilerdeki değişimi de işaret ederek, "Suudi Arabistan dış politikasında Katar’a, Türkiye’ye, İran’a yönelik ve hatta Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) yönelik değişimler var. Körfez krizinde çözüm de etkili. En önemlisi ABD’de Biden, göreve geldiği Ocak 2021’den itibaren artık Trump döneminde olduğu gibi Suudi Arabistan’a, BAE’ye ve Mısır’a, açık çek verilmeyeceğini gösterdi. ABD’nin bu gibi ülkelerle yeniden diplomatik temele dayalı bir ilişki tesis edeceği görüldü. Biden yönetimince yapılan hamlelere bakıldığında İran’a Robert Merlin’in yeni temsilci atanması ve Yemen’e yeni bir temsilci Timothy Landerk’in atanmasını görüyoruz. Biden’ın Yemen ve İran gibi sorunlu bölgelere odaklanmasını izliyoruz” diye konuştu.

Dr. Mustafa Yetim de Trump döneminde Veliaht Prens ile ABD’nin Riyad politikasını"resmi olmayan ilişkiler” biçiminde yürütmesi gözlemlenirken şimdi Biden yönetimince geleneksel diplomatik temel üzerinde temaslara dönüldüğünü vurguladı. ABD’nin artık özellikle Kral Selman’ı muhatap almaya özen gösterdiğini belirten Yetim, CIA’in Kaşıkçı cinayeti raporunda Prens Muhammed bin Selman’ın adına yer verilmesiyle de Suudi Arabistan politikasındaki değişimin açığa vurulduğu görüşünü anlattı.

BAE engel mi oluşturuyor?

Bu noktada uzmanlar, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Türkiye’ye yönelik sert tavrını sürdürdüğünü ve Katar krizindeki çözüm sürecinden memnuniyet duymadığı görüşünde.

Uzman Ereli, Kuveyt’in BAE’nin aksine Körfez ülkeleri krizinde arabuluculuk rolüne dikkat çekerek, Kuveyt Emiri Şeyh Nevaf ile Erdoğan arasındaki iletişim çerçevesinde Türkiye’nin bu ülkeyle de Katar’la olduğu gibi ilişkileri geliştireceği beklentisini paylaştı.

Ereli, yedi emirlikten oluşan BAE’nin olumsuz tutumunda değişim olması içinse (başkent) Abu Dabi Emirliği’nin ancak Türkiye’ye olumlu yaklaşım kararıyla ilişkilerde yumuşama olabileceğini anlattı.

Dr. Yetim ise Körfez bölgesinde "küçük devlet çekişmesi” yaşandığını söyleyerek, "Suudi Arabistan’ın Körfez İşbirliği Konseyi’yle tesis ettiği hegemonyasına rağmen Katar’ın Arap Baharı hareketlenmesini desteklemesiyle kiriz yaşandığını” anımsattı. Katar’ın Müslüman Kardeşler ile ilişkileriyle birlikte Doha – Abu Dabi ilişkilerinde sıkıntı ortaya çıktığını hatırlatan Yetim, bu gerilimde Riyad’ın statükocu BAE’den yana tavır aldığını ve Katar’ın görece liberal yaklaşımından rahatsızlık duyulduğunu dile getirdi. Yetim, BAE’nin Türkiye’ye hala sert tavır takındığını, bunu Ermeni meselesi, Suriye’deki durum gibi farklı başlıklarla sürdürdüğü görüşünü aktardı.

Sitemiz yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm haklarının sahibidir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
YUKARI