radyobir
radyobir

Yazara E-mail Gönder

71. yılında Birleşmiş Milletler

1942 yılında, özellikle Amerika’nın savaşa girmesiyle, savaşı kazanacağını anlayan müttefik kuvvetleri Atlantik bildirisiyle savaş sonrası dünyayı nasıl yönlendireceklerini belirleyen Atlantik beyannamesini yayınlamışlardı. Amerika ve İngiltere II. Dünya Savaşı sonrası nasıl bir dünya düzeni olacağını belirlemişlerdi. Amerika ve İngiltere’ye göre savaşın nedenleri dünya kaynakları için yapılan bir mücadele idi. Kaynak bulamayan ve fakirleşen ülkeler genişlemeye, yeni alanlara para ve yaşam alanı için saldırmışlardı.1929 dünya ekonomik krizinin çöküntüsü bu savaşın altında yatan gizli unsuru oluşturuyordu. Bu durumda parasız kalan ülkelere para sağlayacak ve yatırım  yapacak ülkelere yatırım için kredi verecek kurumlara gereksinme vardı.

Bu amaçla,1944 yılında Bretton Woods, Amerika’da, günümüzde çok anılan iki kuruluş kuruldu. Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası. Para fonu  parasız ülkelere belli koşullarda para verecekti. Dünya Banrkası ise  projeler üzerinden yatırımlara kredi sağlayacaktı. Para ve kredi bulan ülkelerin birbirlerinin mallarına göz dikmenlerine gereksinme kalmayacaktı.1945 yılında ise Birleşmiş Milletler Örgütü San Francisco’da kuruldu. Türkiye bu toplantıya çağrılan ilk otuz beş devlet arasındaydı.. Birleşmiş Milletler’de barışı yönetecek kurum Güvenlik Konseyi olarak belirlendi. O zamanlar Çin’i temsil eden Tayvan’ın yanında savaşın galipleri olan Amerika, Rusya, Fransa ve İngiltere, Güvenlik Konseyinin veto hakkına sahip beş üyesini oluşturuyordu .Güvenlik Konseyi  büyük bir askeri güce sahip olan bu devletler vasıtasıyla devletler arasındaki çatışmaları önleyecek ve bu devletlerin diplomatlarının diyalog içinde olabilecekleri bir alan olması düşünülerek kuruldu.

1945-1946 yılları içinde kapitalist sistemi dünya ekonomik sistemi yapmak isteyen Amerika ile sosyalizmi yapmak isteyen Rusya arasındaki çekişme dünyayı iki kampa ayırdı.1950 yılında Çin’in güçlü bir devlet olarak Sosyalist kampa katılmasıyla,1945’lerde  başlayan Soğuk Savaş yeni tehditlerin doğmasına neden oldu. Her iki blokun elinde bulunan nükleer silahlar nedeniyle üçüncü dünya savaşı çıkmadı. Ancak, iki blok dışındaki ülkelerde iki blok vekaleten savaştılar. Vietnam Savaşı Amerika’nın canını yaktı.1980’lerden sonra gelişen Afganistan iç savaşına bulaşan Rusya’nın canı yandı. Birleşmiş Milletler’deki veto sistemi nedeniyle savaşlar durdurmak ve haklı ve adil bir çözüme bağlamak mümkün olmadı. Büyük devletler çıkarlarını korumak için Birleşmiş Milletler hukukunu göz ardı ettiler. Birleşmiş Milletler Genel kurul kararları dinlenmedi. İsrail, Gazze’de ve Kudüs’ün Batı yakası hususundaki hiçbir karara uymadı. Güvenlik Konseyi karar alamadı. Amerikan vetoları İsrail-Filistin çatışmalarının çözümlenmesini önledi.

Birleşmiş Milletlerin uluslararası atışmaları önlemede ki en eksik yönü büyük devletlere uygulanabilecek mekanizmalara sahip olmaması oldu. Küçük ve orta boy devletler, zaman zaman ekonomik ambargolarla sıkıştırıldılar ve perişan edildiler.Örneğin,1974 Kıbrıs Barış Harekatı’ndan sonra Türkiye’ye konan Amerikan silah ambargosu Türk ekonomisini allak bullak etti, sosyal patlamalar neden oldu ve gelişmeler 1980 yılında bir askeri darbe ile sonuçlandı. Bunun yanında Birleşmiş Milletlerin bazı çatışma önleyici keşifleri oldu. Örneğin, iki çatışan taraf arasında yerleştirilen barış güçleri oluşturuldu. Küçük ülkelerde çatışan tarafların arasında durarak çatışmaları nispeten önlediler. Barış gücünün de sicili pek temiz olmadı Bosna Hersek’te, Afrika’da katliamları önleyemedi.

Birleşmiş Milletler içinde yer alan ekonomik kurumlar dünyada adil bir ekonomik düzenin oluşturulmasında gerekli çabayı gösteremediler. Birleşmiş Milletler’de az gelişmiş ülke ekonomilerini temsil eden yetmiş yedililer grubu  ekonomik yardımlar konusunda bazı gelişmeler elde etseler bile bu avantajları kısa sürdü. 1990’larda başlayan "küreselleşme” dünya üzerindeki bir çok halkı rahatsız etti ve dünya nüfusunun 1% dünya gelirlerinin 90%alır oldu. Amerikan Başkanı Obama Birleşmiş Milletler’deki son konuşmasında bu husustaki şikayetlerin doğru olduğunu ve bu durumun modern kapitalizmin  hatalarından biri olduğunu ifade etti. Obama, küreselleşme yüzünden sendikal sistemlerin çöktüğünü ve bu durumun gelir adaletini tersine etkilediğini belirti. Gider ayak Başkan Obama’nın söylediği bir cümle daha var. Obama "…Amerika’nın kendi hükümet sistemini diğer ülkelere uygulatmak için baskı yapmamalıdır” dedi. Şimdiye kadar Afrika ve Arap dünyasında yapılan bunca rejim değişikliğinden sonra, bir Amerikan yazarının belirtiği gibi, Amerikan derin devletini denetleyemeyen Obama’nın son konuşmasında gerçekleri korkusuzca ifade etmesi biraz geç oldu.

Hasan Köni | Eki 18 2016 | Ziyaretçi: 817
Sitemiz yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm haklarının sahibidir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
YUKARI