radyobir
radyobir

Yazara E-mail Gönder

Bile bile çocuk doğurmak!

İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi, bugüne kadar görülmemiş bir karar veriyor.
Gerekçeli karar şu:
"Çocuğun davalı Hamza Hamzaoğlu'ndan olduğunu ve zarar miktarını başlangıçtan itibaren bilen davacının bu talebi, 10 yıl geçtiği için zaman aşımına uğramıştır."
"Zaman aşımı nedeniyle, istenen maddi tazminatın, reddine karar vermek gerekmiştir".
Kaç kere okudum bilemiyorum.
Anlamadım.
Arkadaşlarıma okudum, siz ne anladınız dedim, ben ve onlar sadece davacının maddi tazminat isteğine hakimin reddi olduğunu, bunu anladığımız konusunda anlaştığımızı, ama gerekçesini hep beraber anlayamadığımıza karar verdik.
Konu ne?
Sinem Yaramaz isimli hanımefendi, teknik direktör Hamza Hamzaoğlu'na dava açıyor.
Hamza bey beni 10 yıl önce istismar etti ve evlilik dışı bir çocuğum dünyaya geldi, bu adam çocuğumun masraflarını karşılamadı, 201 bin TL istiyorum diyor ve dava açıyor.
Yukarıda ki gerekçeli kararda, aradan 10 yıl geçmiş, aklın neredeydi, zaman aşımı var bacım diyor.
Allah Allah, çocuk denilen canlı yaşıyorsa zaman aşımı denen şey nasıl oluyor?
Zaman geçmiş bacım, al çocuğunu koluna, git, iş işten geçti mi diyorlar.
Anlamak imkansız.
Her şeyden önce, insanı bir şey değil.
Dava bu kadarla da kalmıyor.
Davacı Sinem hanım diyor ki, "ayrıca evlilik dışı çocuk nedeniyle, kendisinin küçük düşürüldüğünü, manevi olarak yıpranan bir hayat yaşamak zorunda kaldığını ve hapis hayatı yaşadığını" iddia ederek, 200 bin TL manevi tazminat davası açıyor 
İki davası var kadının.
Hakim, davacı davalının başka kadın ile evli olduğunu bildiği halde beraber olmayı kabul etmiştir. Evlilik dışı bir çocuğun olması, öngörülmesi gereken bir sonuçtur.. Bu tür yaşam tarzı davacının kişisel tercihidir. Bu nedenle davanın reddine karar verilmiştir..
Diyor.
Mahkeme sonucu, bacım sen uyanıklık ettin, teknik direktör falan, parası vardır falan, ömür boyu hazır nafaka falan, adamın karısı var, bile bile beraber oldun ve çocuk doğurdun.
Neden, ne münasebet diyor.
Böyle olaylar çok rastladığımız, çok bilinen olaylar.
Evdeki adamın karısını düşünün, evet kocası çok kabahatli, yapmaması lazım, ama ya diğer kadın.. Çocuk doğurmak nedir, bu kararı almak nedir.
Kısaca adamı, kıstırmak demektir.
Herkes böyle anlıyor.
Evdeki karısı, sana! sen benim kocama neden çocuk doğurdun, dese ne diyeceksin?
Mesela. 
Adamın karısı ile evlilik ilişkisi bitmiştir, sadece kağıt üzerinde kalmıştır, boşanma davası açmıştır, bu arada evet hata yapıp zamansız bir ilişki yaşamış ve çocuk sahibi olmuştur, karısı kabul etmeyip boşanmayı kabul etmiştir ve iki taraf içinde yeni bir hayat planlanmış ve kurulmuştur.
Bunu anlayabiliriz, anlamaya çalışabiliriz.
Ama burada durum öyle değil, burada adam çocuğu kabul etmiş, ama nafaka hanımefendiye yetmiyor. Ve kadın hıncını alamıyor, beni on yıl önce istismar etti diyor.
Bu arada belli ki adam evliliğine de devam ediyor.
Dışarıdan zorlayamazsın.
Hadi çocuk doğurma konusuna şöyle bakalım.
Kadın çok aşık oldu ve bu adamdan hamile kaldı, çocuğu aldıramıyor, duygusal çöküşte falan.
O zaman, kendin bakacaksın.
Asla kimseden, bir şey beklemeyeceksin.
Bekar anne olma kararını, dik durup taşıyacaksın.
Asla dava üstüne dava açıp para istemeyeceksin.
Ben kimsenin ahlak bekçisi değilim, hiçbir kadını bu anlamda ahlak üzerinden suçlayamam.
Ama.
Şimdi hukukçular tartışıyor, böyle karar olur mu, ya emsal teşkil ederse, hakimler kendi ahlak anlayışı üzerinden bu davaya bakamaz, hukuk yönünden bakmalı diyorlar.
Ben kadın kadına bir şey diyeyim.
Ah be! Sinem bacım, hayat kısa, bu kadar didişmeye, bu kadar kavgaya, mücadeleye değer mi?
Bir karış suda boğulmak bu işte.

Funda'nın aklındakiler…

Funda Özkalyoncu | Kas 17 2018 | Ziyaretçi: 162
Sitemiz yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm haklarının sahibidir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
YUKARI