Dün gördük ki CHP, 7 Haziran seçimlerinde toplumda olumlu yankı bulan sosyal devlet çizgisindeki ekonomik vaatleri ile 7 Haziran sonrası AK Parti ile yürütülen koalisyon görüşmelerindeki ilkelerini 1 Kasım bildirgesinde birleştirmiş.
***
Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşmeleri öncesinde Türkiye’nin beş önemli sorununu yönetişim ve adalet, ekonomi, dış politika, eğitim ve toplumsal uzlaşı olarak açıklamıştı.
Dün bu sonuncusunu, "Yani Kürt sorunu” olarak açıklayarak söyledi.
Dün itibariyla Meclis’teki dört parti arasında hem PKK’nın terör eylemlerini "amasız, fakatsız” kınayan, hem devletin yeniden güvenlik odaklı politikalara dönmesine karşı çıkan, hem de Kürt sorununa, kapalı kapılar ardında, gizli gündemlerle değil, Meclis çatısı altında siyasi çözüm bulunması gerektiğini bu açıklıkla söyleyebilen yalnızca CHP kalmış görünüyor.
Kılıçdaroğlu, "Biz Türkiye’nin kurucu partisiyiz” dedi, "Kürt sorununu biz çözeriz” iddiasında olması önemli.
***
Gençlik meselesine gelince.
Kılıçdaroğlu’nun bu konuyu sadece oy için değil, CHP’yi dönüştürmek için de öne çıkardığını öncelikle vaatlerin niteliğinden anlayabiliyoruz.
Mesela, vaatlerin sadece sayıları 6 milyonu geçen üniversite gençliğini (kendi ifadesiyle "görünen” gençliği) değil, çalışan ("görünmeyen”) gençliği ve çalışamayan, işsiz gençliği de kapsadığını etraflıca anlattı.
Gençliğin işsizlik sorununa vurgu yaptı; işçilerin yüzde 80’i 1,054 TL asgari ücret alıyordu ve asgari ücretlilerin de yüzde 80’i gençti.
Asgari ücreti 1,500 TL’ye çıkarmak üzere 7 Haziran’da verdiği sözü tekrarladı ve TOBB tarafından yıllardır geliştirilmeye çalışılan iş garantili eğitim projesini sahiplendi; Organize Sanayi Bölgeleri'nde yatılı okullar kurulacak, buradaki öğrenciler mezun oldukları gün (isterlerse aynı anda üniversite okuyup) işe girebileceklerdi.
***
Başka vaatler de var, bunun karşılığında gençlerden bir tek şey istediğini söyledi Kılıçdaroğlu; zaten oradan derdinin sadece oy değil CHP’yi de değiştirmek istediğini anlamak mümkün.
"Siyasete girin” dedi, "Siyaseti dinazorlardan temizleyin”.
Gençler alkışladı, CHP’nin onlarca yıldır hükümet yüzü görememiş ak saçlı eski tüfeklerinden kaşları çatılanlar oldu.
***
Gençler 1 saat 20 dakikalık sunumu "Saraya değil, halka hizmet için oy istiyorum” diye bitirdiğinde Kılıçdaroğlu’nun etrafını CHP’de pek alışılmadık bir sloganla sardılar: "İktidar! İktidar!”
Anket çalışmaları arasında 1 Kasım’da CHP’nin tek başına iktidar olacağını, hatta birinci parti olacağını gösteren yok.
Kılıçdaroğlu’nun kendisi dahi bazı çalışmalarda yüzde 30’a yaklaşıldığını görmekten memnuniyetini gizlemiyor.
***
Yani CHP’nin iktidar olması şu anda zor, ama iktidarda olması, iktidarı paylaşması mümkün; tabii 1 Kasım’da da 7 Haziran’dakine benzer sonuç çıkacağını öngören anketler doğru çıkarsa.
Bir önceki seçimde "Oy verin, gitsinler” olan kampanya sloganını, bu defa "Önce Türkiye” yapmasından, AK Parti’yle koalisyon görüşmelerindeki önceliklerini bildirgeye koymasına, ideolojik konuları değil sosyal devlet çerçevesinde hizmet konularını öne çıkarmasına ve oradan bildirge konuşmasında diğer liderlerle şahsi polemike girmemeye özen göstermesine dek vermeye çalıştığı mesaj hep aynıydı.
***
Bu seçimde de 7 Haziran’a benzer sonuç çıkarsa CHP bir sonraki hükümette yer almaya, yani koalisyon hükümeti kurmaya, iktidar olamasa da iktidarı paylaşmaya hazır görünüyor.