Her ne kadar konu geçmişte kalsa da bence üzerine konuşulması gerekiyor. Gerekiyor çünkü medyaya veya sosyal medyaya yansıdığı şekliyle hafızalarda kalmasına izin verilecek bir konu değil. Eğer bir sosyal medya esprisi olarak kalmasına izin verirsek bir kez daha teknoloji trenine yolcu olarak bineceğimiz bir konu bence Mini Ada isimli robotun Antalya’da düzenlenen Akdeniz Bilişim Zirvesi’nden sahneden düşmesi. Ve hatta sonrasında robot arkadaşlarının onu hastanede ziyaret etmesi.

Dünyada bir robotun düştüğü, bir robotla dalga geçildiği ilk örnek değil tabii ki Mini Ada olayı. Ülkemizdeki ilk robot kazası da değil. Eminim robotik kazaların sonuncu da olmayacak ancak Mini Ada…

Yaşananlar komik mi? Tabii ki komik ama bir o kadar da gerçek. Tıpkı küçük çocuklar için kullanılan "düşe kalka büyüyecek” dönemi gibi teknolojinin de bir ergenliğe ulaşma süreci var.

İş insansı robotlara geldiğinde ise büyüme, gelişme süreci bir insanınki kadar uzun ve meşakkatli olabiliyor. Belki inanmayacaksınız ama internette izlediğimiz ve şu an robot dendiğinde dünyanın bir numaralı geliştiricisi pozisyonundaki Boston Dynamics isimli şirketin robotları da ilk başlarda düşüyor veya istenen basit görevleri yerine getiremiyordu. Üzerinden yıllar geçti, Boston Dynamics mühendisleri çalışmalara hiç ara vermedi ve en tanınmışı Atlas isimli olmak üzere birçok birbirinden farklı robot modeli üretti. Halen de bu robotların geliştirilme çalışmaları devam ediyor. 1992’de başlayan Boston Dynamics macerası her geçen gün daha fazla insanın ilgisini çekerek yoluna devam ediyor. Şirket her geçen gün bilim – kurgu filmlerindekilere benzeyen robotlar üretme konusunda daha başarılı örneklerle insanların karşısına çıkıyor.

Gerekli bütçe ve çalışma ortamı sağlandığında günümüz biliminin neler üretebileceğinin en somut örneklerinden biri olarak insanları kendine hayran bırakıyor.

Söylemek istediğim şey Türkiye’deki herhangi bir şirketin de er ya da geç Boston Dynamics gibi "dalga geçilemeyecek” robotlar üreteceği değil. Söylemek istediğim şey sadece 85 bin TL gibi bir bütçe ile üretilen Mini Ada’nın güzel bir başlangıç olabileceği. Elbet Türkiye de bir gün robot üreten ülkeler arasına girecek. Tıpkı bugün bilgisayar, cep telefonu veya otomobil üreten ülkeler arasına girdiği gibi…

Burada bence önemli olan şey ülkemize toplam kaç bilgisayar ithal edildikten sonra bilgisayar üretimine başladığımız konusu. Otomobil ve cep telefonu için de aynısını söyleyebiliriz aslında. Dünyada farklı ihtiyaçlara cevap veren robotların seri üretimi başladığında biz Türkiye’de hangi aşamada olacağız?

Eğer Mini Ada’nın podyumdan düşmesini, robot arkadaşlarının onu hastanede ziyaret etmesini sadece bir anlık espri konusu olarak değerlendirirsek yakın gelecekte temizlik veya eşlik etme gibi çok basit fonksiyonlar için hayatımıza girecek olan robotları bile yurt dışından satın alıyor olabiliriz.

Ama ArGe’ye öncelik verir, bu işe bütçe ayırırsak o zaman bazı özel ihtiyaçları karşılayacak robotları ülke sınırları içinde üretebilme şansımız var. Hatta tıpkı savunma sanayinde olduğu gibi bazı ürün gruplarında ihraçcı konumuna da geçebiliriz. Ve tüm bunların gerçekleşmesi için Mini Ada’nın başına gelenlere gülmemek, yaşananlardan ders çıkarmak gibi küçük bir görevimiz var.

Teknoloji ve bilim uygun şartlar sağlandığında bir ülke için en büyük yatırım kalemleri halline gelebiliyor. Tüm endüstrilerdeki büyüme ivmesini hızlandıran bir katalizör olarak devreye girebiliyor.

Oyunun kuralları çok basit. Oyunculara düşen görevse kuralları anlamak ve uygulamaktan ibaret. Ben bazı küçük gözetim ve asistanlık hizmetlerini Mini Ada’nın geliştirilmiş versiyonlarından alacağım Türkiye’nin çok da uzak olmadığını düşünüyorum.

Önemli olan herkesin kendisini bu gelecekte düşünüp, düşünmediği…