radyobir
radyobir

Yazara E-mail Gönder

E-KİMLİK MESELESİNDEKİ HİNLİK-CİNLİK!

Mevcut kullandığımız kimliklerin kolay bir şekilde taklit edilebiliyor olması geçmişten günümüze hepimizi endişelendiren bir durumdu. Hatta, o kadar bu işin mağduru vardı ki… Efendim sahte kimlikle şirket kurmalar mı dersiniz, ardından kredi çekmeler, geri ödeme yapmamalar… Ve ardından mahkemeler, icralar, hapis süreçleri. Çek yasaklısı, kredi yasaklısı olmalar.. Aile mağduriyetleri, sosyal sıkıntılar vs… Onca insanımızın, bu mesele yüzünden epeyce canı yandı hatırlarsanız.

İşte bunlara artık ‘dur demek’ amaçlı, geçtiğimiz yıllarda devletin bir takım çalışmaları yapmaya başladığını bizzat duymuş, okumuş ve sevinmiştim. Belki hatırlayanlar olur, ilgili kimlik çalışmalarının yapılmaya başlandığı o dönemlerde bir köşe yazımda da bu projeyi methetmiş, siz okuyucularımla da bu haberi paylaşmıştım. Halen takip ediyorum bu süreci. Fakat geçtiğimiz günlerde bu sevincimi kursağımda bırakan bir takım iddialar oldu. Bunun üzerine ilgili meseleye vakıf olan ve hani ‘işin tam göbeğinde olan’ derler ya, işte o konumda olan Ankara’da danışmanlık yapan, benimde arada-sırada selamlaştığımız bir dostumdan ilgili konuya dair, bilgi ve notlar rica ettim. Sağolsun o’da bu projeyi bizzat yürüten Vatandaşlık ve Nüfus İşleri Genel Müdürlüğünden beni yeterince ikna edecek kadar bilgi ve bazı notlar edinip tarafıma yolladı. Konu hakkında görüştük… Bunları dinleyip, bazı notları da gördükten sonra işin içinde başka işler olduğu kanaati oluştu bende.

An itibarıyla, görevde bulunan Vatandaşlık ve Nüfus İşleri Genel Müdürü ve bu işle ilgilenen diğer yetkili kişiler, iddia edilenin aksine bu işin gizliliği konusunda yeterince duyarlı ve bilinçliler. İddia edildiği gibi; öyle özel yaşamımıza dair bilgileri, verileri koruma, kollama hususunda ihmalkarda görünmüyorlar.. Bana kalırsa çok daha titiz davranıyorlar bu proje konusunda… Bu iş, ‘Bulanık havada iyi balık avlanır’ misali, bir durum kısaca... Birilerinin, ‘Öküz altında buzağı arama’ girişimi... Bu işe milliliği katanların da, aslında -millilikten çok- alacakları -milli parayla- ilişkileri var, gibi gibi… İhaleyi iptal ettirmek isteyenlerin/ettirenlerin asıl derdi, (edindiğim bilgiler neticesinde söylüyorum) bence bu ihaleyi alamamak... Sonra, bu ihaleyi alanlar iddia edilenin aksine; bir Amerikan firması olmasına rağmen sahipleri Müslüman... Bu konuda daha bir sürü yalan-yanlış, asılsız iddialar vardı aslında. Öze değindim ben… Şimdi, bu projeyi ve süreci şu an başarılı bir şekilde yürüten; Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden edindiğim başkaca bir-kaç bilgi ve notu da sizlerle paylaşayım… Paylaşayım ki, biraz daha bu konuda aydınlanın… İşin içindeki hinliği-cinliği sizde iyice bilin… Gelelim bu konulara… Öz olarak bunlar ihale ve şartlarına, Tübitak’ın bu işin neresinde olduğuna, bu işin gizliliğine ve ihaleyi alan firmaya dair konular… Bakalım nelermiş, iddia edilenin aksine, asıl kulak verilmesi gereken ve bu projeyi yürüten kurum yetkililerinin beyan ettikleri o başka gerçekler... 

"Geçtiğimiz haftalarda iddia edilen haberlerde yeralan iddialar mesnetsiz ve cahilce olup, 77 milyon vatandaşa ait biyometrik verilerin sözkonusu firmanın sisteminde saklanması iddiası doğru değildir. Bu veriler daha önce kurumumuzda yerleşik bulunan ve yıllardır güvenli biçimde korunan veri tabanlarında tutulmaktadır ve tutulacaktır. Projenin yapımı sırasında da kurumumuz güvenli veya güvenilir de olsa hiçbir altyüklenici veya yüklenicinin kurumumuza ait verileri dışarı çıkaramaması için gerekli önlemleri zaten oluşturmuştur ve yıllardır sistemimiz bu şekilde çalışmaktadır.

İhale şartnamemiz tamamen kurumumuz tarafından hazırlanmış olup, Tübitak’la hiçbir bağlantısı yoktur. 2008-2011 yılları arasında Bolu ilimizde Tübitak tarafından yapılmış olan pilot uygulamada elde edilen teknik birikimlerin sonuçları değerlendirilerek  2007/16 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nde yeralan talimatlar çerçevesinde yaygınlaştırma aşamasında ve sadece Kimlik Kartı üzerindeki özellikler hususunda dikkate alınmıştır. Kullanılacak olan veri tabanı ve biyometrik analiz sistemi ile ilgili hiçbir bilgi alışverişi olmamıştır.

Kurumumuz, ilk yaygınlaştırma ihalesinde biyometrik analiz sistemi için açık bir şartname ve isterlerse ihale yapmış ve yüklenici firma kimlik kartı sisteminin işleyişinde aksama olmaksızın işlerin yürütümü için söz konusu sistemi kendisi tercih etmiştir. Kurumumuz tarafından Gerekli performans testleri yapıldıktan sonra da önerilen sistem uygun görülmüştür. Bu işlemler sırasında Tübitak’tan bu konuyla ilgili hiçbir görüş alınmamıştır ve buna gerek de duyulmamıştır. Devam eden ihale sürecinde ise ilk yaygınlaştırmada kurulmuş olan sistemin Felaket Kurtarma Merkezi oluşturulacak olup, bunun yapılabilmesi için aynı sistemin birebir kurulması teknik bir zorunluluktur. Aksi halde; kurulmuş ve başarıyla çalışan uygulama ve sistemler atılarak, ana sistem ve felaket kurtarma sistemi olarak mükerrer alım yapılması gerekecektir. 

‘Oracle’ firması dünyada mevcut veri tabanı sistemleri içinde en yaygın kullanılanı olup, ülkemizde de bütün kritik ve süreklilik arzeden kurumlarda kullanılmaktadır. Alternatifleri olan ‘Sybase’ ve ‘Microsoft veri tabanı sistemleri’de aynı şekilde Amerikan menşelidir. Ayrıca; Milli İstihbarat Teşkilatı, Genel Kurmay, Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri, Deniz Kuvvetleri, Adalet Bakanlığı gibi birçok Stratejik kurumumuz da ‘Oracle’ kullanmakta ve bu kurumlara ait bütün kozmik veriler bu sistemde tutulmaktadır. Önemli olan verinin nerede tutulduğu değil, veriye ilişkin güvenlik tedbirlerinin yeterince uygulanması meselesidir. 

Yine M2Sys firması ürünlerinin alternatifleri de NEC (Japon), SAGEM (Fransız) ve Motorola (Amerikan) olup hepsi de yabancıdır. M2Sys firması Amerikan olmakla birlikte, sahipleri Bangladeşli ve Müslümandır. Ayrıca bu sistemle aynı performanstaki ürünlerin fiyatları yaklaşık 3-4 kat daha fazladır.

Kimlik kartı yaygınlaştırma ihalelerimizin her ikisinde de şartnameler tamamen kurumumuzca hazırlanmış olup, 2007/16 sayılı Başbakanlık Genelgesi’nde yeralan talimatlar çerçevesinde sadece Kimlik kartı unsurları ile ilgili tavsiyeler dikkate alınmıştır. Ancak; Tübitak’ın tavsiyeleri dışında bazı güvenlik unsurlarının oluşturulup kullanılabilmesi için, ikinci ihale sonrasında; 25.02.2014 tarih ve 70819127-604.99 sayılı Bakan oluru ile bu konudaki yetkiler Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne verilmiş ve Genel Müdürlüğümüz bu yetki ve sorumluluk çerçevesinde güvenlikle ilgili gerekli ilave ve düzenlemeleri yapmış ve şu anda ilanda bulunan ihale şartnamesini oluşturmuştur.

Ayrıca; haberde yeralan şartname ve projenin Hasan Palaz tarafından yönlendirildiği iddiası da tamamen gerçek dışıdır. Yaygınlaştırma ihalesi Mayıs 2012’de yapılmış olup, Hasan Palaz’ın göreve geliş tarihi Ekim 2012 dir ve bu kişiyle kurumumuz, proje süresince sürekli mücadele etmek durumunda kalmıştır. Bu nedenle müteaddit defalar Tübitak üst yönetimiyle projenin Tübitak tarafından tıkandığı hususunda görüşmeler yapılmış ve halen de bu mücadele süreci devam etmektedir. Her defasında kurumumuz özgür ve bağımsız davranma konusunda elinden gelen gayreti göstermiş ve bu konuda da başarılı olmuştur.”

Evet… Durum bu… Gerisi size kalmış… Haa, başka bir tesbit daha… Bana göre, bu işi tezgahlayanlar, bu çetrefilli iş üzerinden sanki daha üst, daha ballı-kaymaklı, daha bir okkalı tezgah peşindelerdi, bunun adına 'Bir taşla iki-üç kuş’ vurmakta, diyebiliriz... Bunun ne demek olduğunu da siz düşünün, bulun bakalım... Aslında ipucu bu cümleden sonraki cümlem içinde gizli... Amma velakin, bu saatten sonra, bana kalırsa artık onlara düşen, yalnızca;  - feryat-figan(!) - ile başbaşa kalmak olacak galiba… Sağlıcakla kalın…

 

 

 

 

| Ağu 29 2014 | Ziyaretçi: 1972
Sitemiz yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm haklarının sahibidir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
YUKARI