radyobir
radyobir

Yazara E-mail Gönder

Flynn'in istifası, Amerikan istihbaratı ve dış politika

Amerikan Başkanı Trump’ın özenle seçtiği emekli general, Ulusal Güvenlik danışmanı  Michael Flynn’in istifası ilerde önemli sonuçlar doğuracak gibi. Trump’ın karşısında olan medya ve Demokratlar bu istifayı 1948 yılında kabul edilmiş olan Logan yasasına dayandırıyorlar. Bu yasaya göre, yabancı devletlerle Amerika’nın çıkarlarına karşı görüşmelerde bulunmak bir suç olarak kabul edilmiş. Aynı zamanda, özellikle Amerikan vatandaşlarının yabancı devletlerle Amerikan yönetiminden izinsiz pazarlığa girmesi de yasaklanmış. Flynn, Amerika’daki Rus büyükelçisi ile yaptığı görüşmelerin hepsini başkan yardımcısı Mike Pence’se açıklamadığı için istifa ettiğini bildirmiş bulunuyor. Washington Post gazetesi haberine göre, Flynn, Rus büyükelçisiyle Rusya’ya karşı Amerika’nın uyguladığı yaptırımların kaldırılmasını konuşmuş. Flynn’in görüşmelerinin Trump’ın üzerinde doğurduğu muhalefet baskısını kaldırmak üzere. Amerika’nın, Ukrayna, DonBass bölgesine harekat düzenlerken, Rusya’dan Kırım’ı iade etmesini istemesi Trump yönetiminin Rusya konusunda liberaller ve Neocon’lar tarafından  iyice sıkıştırılmaya başlandığını gösteriyor.

Başkan Trump’ın Beyaz Saray Sözcüsü  Sean Spicer ise Trump’ın Rusya ile iyi geçinmeyi beklediğini ve istediğini belirtiyor. Rusya’nın bazı gazetelerdeki cevabı ise; ‘... Kırım’ın geri istenmesi California’nın Meksika’ya geri verilmesini istemekle aynı…’ şeklinde.

Cumhuriyetçiler ise  Flynn’i  suçlu görmüyorlar. Cumhuriyetçilere göre Flynn ulusal güvenlik kurumları arasındaki bağlantıyı soğuk kanlı bir biçimde sağlayacak bir niteliğe sahip değil. Heyecanlı, çabuk karar veren ve kavgacı bir  bürokrat tipi. Amerikan başkanının karar alabilmesi için Amerikan Güvenlik Konseyi personelinden gerekli bilgileri alıp, onların güvenini kazanıp, süreci işletip karar verme sistemine destek olacak kabiliyete sahip değil. İşinin getirdiği baskı ve Trump’ın başkanlık sisteminin kaotik durumunun istifasına neden olduğunu belirtiyorlar. Trump’ın da, Rusya’ya açılmayı öneren bir bürokratını, kendisi hakkında sürekli Rusya ile seçimdeki ilişkileri üzerinde yayın yapılmasını bir nebze önlemek amacıyla  feda ettiği söyleniyor. 

Öte yandan, Başkan Trump’ın seçtiği kimselerin çoğu devlet deneyimine sahip olmayan konularında acemi asker ve iş adamlarından oluşuyor. Kabinesine adam atamada zorluklar çekiyor ve bir Amerikan klasik yaklaşımı olarak kendi istihbarat servislerini yetersiz yalancılar olarak görüyor. Herhalde, kendi istihbarat bürokrasisi yerleşim Trump’a güven verinceye kadar durum böyle kalacak.

Trump, Amerikan istihbarat topluluğunu suçlayan ilk başkan değil. Liberallerin yönetimde şeffaflık ve açıklık zihniyeti istihbarat servislerini ‘gerekli kötülük ‘ olarak görülmesine yol açıyor. Örneğin, Japonların, 1941’de Hawaii adalarına yaptığı baskında Amerikan istihbaratı itham edilmiş. Aynı durum Kuzey Kore’nin Güney Kore işgalinde de yaşanmış bulunuyor. Saldırı konusunda soruşturma yapan Amerikan Senatosu, Başkan Harry Truman’ın kabinesinin ağır işleyişini değil istihbarat örgütlerini geç haber almada suçlamışlardır. Vietnam Savaşında askeri istihbaratın yönetimi yanlış yönlendirici raporları, Nikson’un Watergate olayı, izinsiz olarak vatandaşların dinlenmesi ve tutuklu şahısların zorlayıcı sorgulama metotlarına tabi olması Amerikan halkında güvensizlik ve hoşnutsuzluk yaratmıştır. Trump popüler kültürü takip ederek Amerikan istihbarat topluluğunu kınamış gözüküyor. Ancak, Demokrat grubundan bir millet vekili şöyle diyor: ‘… eğer istihbarat topluluğunu karşınıza alırsanız, pazar gününden itibaren altı değişik şekilde size cevap verirler. Bu nedenle ‘Trump gerçekten ’aptal’ .Herhalde, Rus elçisiyle Flynn’ın konuşmasını kaydeden Amerikan istihbarat topluğu kendisine yapılan kınamanın cevabını vermiş gibi.

Rusya –Amerika İlişkileri

Trump’tan önceki bütün Amerikan Başkanları; Bill Clinton, George Bush, Obama Rusya ile yakınlaşma politikaları izlemeyi denediler. Geçmiş başkanların hepsi dış politika ve siyaset konusunda yetişmiş akıllı devlet adamıydılar. Ancak, onlarda Moskova ile ne yapıp yapamayacaklarını iyi tahmin edemediler. Uluslararası olayların arka arkaya çıkması, askeri-endüstriyel üretim mekanizmasının güçlü rakiplere gereksinme duyması, lobilerin şaşırttığı ve kandırdığı  dönmlerin1990’lardan günümüze yakınlaşma fırsatı vermedi. Clinton döneminde Balkanları ve Kafkasların tutuşması, Rusya’nın Sırpları desteklemesi, Kafkaslarda Batılıların Çeçenlerin yanında yer alması, Gürcistan olayları yakınlaşmayı engelledi. Baba ve oğul Bush’lar döneminde Neocon’ların  Amerikan sistemindeki etkisiyle Ortadoğu’da Barış yapmak mümkün olmadı.İ ki Almanya’nın birleşmesinde, söz verilmesine rağmen Doğu Almanya kısmının da NATO içine alınması, Gürcistan olayları, NATO’nun genişlemesi ve Avrupa dışı alanlarda kullanılan bir askeri örgüt haline gelmesi gene yakınlaşmayı önledi. Obama döneminde, Libya müdahalesinde sessiz kalan Rusya ve Çin, Suriye gelişmelerinde sessiz kalamadılar. Hele Rusya’nın 2014’ten itibaren  Suriye’nin yanında yer alarak gidişatı değiştirmesini Neocon lobileri affetmedi. Ukrayna olayları patladı.

Trump dönemi  ise belirsizliğini koruyor. Flynn çekerek İran’ı yalnız bırakıp, Akdeniz’e kadar uzanmaya başlayan Şii yayını kırmayı planlıyordu. Ancak, Rusya ile İran’ın yakın işbirliği ve Temmuz  2015 darbesinde sonra Türkiye’nin Suriye’de çözüm için bu ikiliye katılması Neocon’ları ve Hillary Clinton’u destekleyen liberalleri rahatsız etti. Rusya İran’la dost iken, İran’ı yalnızlaştırmak mümkün olmayacaktı. Öte yandan, İsrail için Esad’ın Suriye’de başarılı olması İran ve Hizbullah’ın Suriye’de başarılı olması demektir. İsrail hem Hizbullah’tan hem de Gazze’de Hamas’tan, toplam olarak bütün Müslüman mezheplerden rahatsızlık duymaktadır. Flynn’in  sadece İran’ı karşısına alan politikası İsrail’in stratejik çıkarlarına  ters düşüyordu. Nitekim, Trump’ın İran terörist devlet ilan etmesi karşısında durumu kavrayan Rusya asıl terör yayan devletlerin Suudiler ve Körfez ülkeleri olduğunu açıkladı. İran’ın füze denemelerinin ise nükleer başlık taşıyacak kabiliyette olmadığını savundu.


Doğal olarak Rusya ve Amerika stratejik bir ortaklığa gidemeyeceklerdir. Stratejik ortaklık paylaşılan çıkarlar paylaşılan değerler demektir. Trump’ın Rusya ile ortak çıkarı DEAŞ’ın ortadan kaldırılmasıdır. Rusya’nın DEAŞ’a ve hatta Suriye’deki muhalefete karşı tutumunu, kendi ülkelerinde dini terör örgütleri bulunan Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Çin’de desteklemektedir. Rusya’nın yakın dostu Ermenistan’ın Suriye’de  önemli miktarda soydaşı bulunmaktadır. Ermenistan, teröre karşı Amerika’nın yanında yer alıp Afganistan’a ve Irak’a asker göndermiş, ancak, Suriye’de çekimser kalmıştır. Bununla birlikte Rusya’nın Suriye harekatını desteklemektedir. Paylaşılan değerler ise, iki tarafın kendi ülkelerinin milliyetçisi olmaları dışında herhangi bir anlam ifade etmemektedir.

Eğer Başkan Trump, Ortadoğu sorunlarını İsrail ve Suudi Arabistan ile birlikte çözmeyi düşünüyorsa ki bu gibi eğilimler belirlenmeye başlamıştır. Ortadoğu barışının gerçekleşmesinin zor olacağı dikkati çekmektedir. Rusya, Suriye’de kurulması istenen koruma alanlarının Libya’daki rejim değiştirme sonuçlarını doğuracağı kanaatini taşımaktadır. Her iki taraf YPG olayını ellerinde ileriye doğru koz olarak ellinde tutma amacında gözükmektedirler. Amerika, Suriye’ye asker göndermeden Suriye masasında yer alamayacağının farkındadır. Türkiye, Suriye, İran ve Rusya’nın Suriye içinde askerleri bulunmaktadır.

Yoğun muhalefet, acemilikler, bilgisizlik, oturmamış kabine nedeniyle gün be gün değişen Amerikan politikaları karşısında Türkiye derdini anlatarak bu kaotik ortamda sorunlarını çözmeye çalışmakta ve Suriye’deki durumunu Amerika ve Rusya yanında güçlendirmeye çalışmaktadır. Bu değişken ortamda olaylar hızla takip edilmeli, dengeler korunmalı ve gerçekçi bir yaklaşım izlenmelidir. Türkiye’nin kendi istek ve sorunlarını anlatmasının yanında diğer ülkeler tarafından saniyen izlendiğini  de farkında olması gerekir.

Hasan Köni | Şub 18 2017 | Ziyaretçi: 597
Sitemiz yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm haklarının sahibidir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
YUKARI