G-20 LİDERLER ZİRVESİ
Siyasetle ilgilendiğimden değil ama Türkiye’nin içinde bulunduğu şu hallerden dolayı birkaç cümle söyleyip geçeceğim… Çünkü benim de bir vatandaş olarak muhatabım. Ayrıca ülkemin bir siyasi partisinin liderinin tavrına dair görüşlerim bunlar... Geçmişte, gerek duyduğumda da diğer siyasiler hakkında da burada yazdım bazı görüşlerimi. Onları eleştirdim.. Doğrularına doğru, eğrilerine eğri dedim kendimce… Şu an eleştireceğim kişinin olumlu bulduğum tavırlarını da, gezi olayları sonrası bir yazımda yazdım hatta... Şimdi siyasi tavırlarıyla ilgili kanaat ve görüşlerimi beyan edeceğim kişiye özel bir şey değil anlayacağınız bu…
Geçmiş yıllarda Sayın Bahçeli’yi bazı kritik zamanlarda
takındığı tavırlardan dolayı içten içe takdir ederdim. Ama seçim sürecinin daha
ilk günü ve Ankara’da ki vahşi terör saldırısının ardından sergilediği tavırlar
ne yazık ki bende tam tersine çağrışımlar yaptırdı. Adı ‘Devlet’ olan ve devletini,
milletini seveceğinden şüphe duymayacağımı düşündüğüm bir siyasi liderin, bir
insanın ülkemizin içinde bulunduğu ve yukarıda zikrettiğim en kritik zamanlarda
böyle tavırları sergilemesi, benim gibi kendi tabanını da çok düşündürdü, yadırgattı…
Bu yüzden parti içinde kaynama olduğunu hem de fokurtusunun
ayyuka çıktığını sezinliyorum olana bitene bakarak. Bu günlerde, Bahçeli’nin o kritik zamanlardaki
tavırlarıyla ilgili olarak tabanının aklındaki soru işaretlerine tatmin edici
cevap verememesi, onları bu cevaplar konusunda tatmin edememesi sebebiyle
epeyce huzursuzluk yaşadığını gözlemliyorum. Etrafımızda görüştüğümüz, sohbet
ettiğimiz birkaç arkadaşımızdan da aynı sitemleri işittim. Hatta televizyonlara
kadar da taşındı partililerin bu konudaki görüşleri…
Bana kalırsa bu saatten sonra Sayın Bahçeli’nin geçmişte
yaşadığımız ve yukarıda bahsi geçen kritik zamanlarda takındığı tavırlardan dolayı parti tabanına vereceği cevaplar, artık onları tatmin etmeyecek... "Geçti borun pazarı ….” derler
ya, hal biraz o hale dönüştü gibi… Geçti çünkü, tabanı rahatsız eden bazı
önemli sorulara verilebilecek cevabı Sayın Bahçeli ancak o 'kritik' zamanlarda
sergileyeceği tavırlarıyla vermiş olacaktı. Bazı anlar diğer tüm anlardan daha önemlidir... Öyle anlardı işte o anlar da. Bu yüzden artık çok geç... Böyle kritik anlarda verdikleri kararlar yüzünden bir-kaç iktidar olmuş parti dahi un-ufak oldu gitti... Siyaset sayfalarında bazılarının külleri halen tozar durur... Bazı soruların cevabı ancak hal diliyle, davranış diliyle ve de yerli yerinde verilirse bir anlam ifade eder. Sanıyorum bu durumu
da tüm siyasetçiler ve kamuoyu da biraz bilir...
Ayrıca parti tabanında
seveni çok olan, hatta benimde takdir ettiğim bir siyasetçi olan Meral Akşener Hanıma karşı sergilenen tavır, adından da Tuğrul Türkeş’e karşı sergilediği
bazı tavırları da gözönüne alırsak, Sayın Bahçeli’yi ve partisini önümüzdeki seçimlerde ve günlerde epeyce sıkıntılar bekliyor gibi!
***
Ankara’da ki bu vahim saldırı bazı Müslüman, batılı ve
Avrupalı devletler nezdinde de kınandı. Bu güzel bir gelişmeydi... Her ne kadar bu tür patlamanın
ardında belki de bu kınayan ülkelerden bir kaçı olsa bile de (!) Fakat ben burada
başka bir teklif getireceğim, bu kınamaları daha bir pekiştirmek adına. Ama
olur ama olmaz orasını bilemem…
Biliyorsunuz, geçmişte Fransız Mizah Dergisi Charlie Hebdo’nun
Paris’deki bürosuna bir saldırı oldu. Bu
saldırının hemen ardından Paris de teröre karşı bir yürüyüş/miting
düzenlendi. Başbakanımız Sayın Davutoğlu’da bu yürüyüşe katıldı, bildiğim
kadarıyla.
Bu dediklerimle ilintili olarak aklıma birşeyler geldi.
Hepimizi derinden üzen ve birkaç gün önce Ankara’da meydana gelen saldırıyı
hepimiz biliyoruz. Bu vahşi terör saldırısının
acı bilançosunu da… Bu saldırı Paris de yaşanan o terör saldırısından kat be
kat daha büyük ve de acı bir bilançoya sahip. Bu açık ve net…. Bunu bir kenara
koyuyorum... Asıl diyeceğime geçiyorum; gelecek ay içinde (2015 Kasım ayı
ortalarında) Antalya’da yapılacak bir 'G-20 Liderler Zirvesi' var, o zaman
yukarıdaki konuyla ilintili olarak bizde bunu iyi bir şekilde değerlendirelim
bence. Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanın da katılımlarıyla bu görüntü içinde bulunulan zaman diliminde bence epeyce ehemmiyet arz eder. Velhasılı; madem ki, o kadar dünya lideri bir araya gelecek, ‘Teröre karşı’ güçlü
bir vurgu da Türkiye üzerinden bir kez daha birlikte buradan yapılsın.
***
Diğer bir konu… Geçtiğimiz haftalarda bir gazeteciye yapılan
ve hoş olmayan o saldırı sonrası bile,
yurt içinden ve yurt dışından bu olaya bir sürü tepkiler gelmişken, yine o olaya bu kadar tepki gösteren, o aynı
çevrelerin böyle menfur bir saldırının bugün 2. Günü artık bitmek üzereyken halen neden ‘düşük ayar bir tepki’ verdikleri,
ya da o bazılarının halen, neden hiçbir tepki vermedikleri/veremedikleri kafamda
kocaman bir soru işareti!
***
Ankara’da ki mitingde ölenlerin ailelerine başsağlığı
diliyorum buradan. akl-ı selim her insan bu tür olaylara karşı çıkar. Sağcı-solcu olması farketmez. Çünkü bu tür olaylar her iki siyasi görüşten bir tarafın mensupları tercih edilerek yapılmıyor. Burada da öyle... Herkesi, hepimizi rahatsız etmek, sağcısıyla-solcusuyla tüm memleketim insanını rahatsız ve huzursuz etmek için yapılıyor... Bunun altını çizdikten sonra
şunu da belirtmekte fayda görüyorum, artık millet olarak üzerimizde oynanan birçok oyundan dolayı oynanan oyunlara şöyle bir bakınca; artık senaryolarının ve yapımcılarının ”yerli yapım/senaryo mu” ya da "dış
yapım/senaryo mu” olup olmadığı konusunda uzmanlaştık sanırım. Genelde bu tür oyunların dış yapım olduğunu da az-çok biliyoruz, sadece içeride bulabilecekleri taşeron
yapımcılar işi bazen geçekleştirdikleri için şaşırtmaca yapabiliyorlar zaman
zaman. Fakat sonuçta, bu tür işleri de
milletçe iyi bir sağduyu sahibi olarak biraz düşünüp, kafa yorunca, az birde
aramızda patırtı-kütürtüden sonra gerçek adrese, biraz da zaman kaybetmemize rağmen ulaşıyoruz.
Ankara’da yaşanan bu olay içinde aynı şeyleri
söyleyebiliriz. Orada yaşanan bu vahim terör saldırısının hemen ardından
birilerinin çıkıp da, "bu işi devlet yaptı, yaptırdı” gibi laflar etmesi
hakikaten hiç yakışık almadı. Çıkın; ihmal var mı, eksik-gedik var mı, bunları
tartışın, konuşun. Ama olay sonrası, daha ilk 10-15 dakikasında çıkıp da; bazılarının henüz hiçbir iz, ipucu yok iken; "bu işi devlet yaptırdı, devletin bazı
kurumları yaptırdı” gibi söylemleri kullanmak, abesle iştigal, akla ziyan ve
çelişkili beyanatlardı. Düşünün yahu, herkes can derdinde, ortalık kan-revan içinde… Kaos, karmaşa sürüyor bir yanda. Ve sen bir köşe de çıkıp böyle laflar ediyorsun . Nereden biliyorsun ki sonra? İliklerine
kadar devlet düşmanlığının işlemiş olması hali bu olsa gerek! Tamam, sevme o kadar çokça da, bu kadar çokça düşmanlığın neyin nesi peki?
Haa birde, 'bunu devlet yaptırdı' diyenlerin düşünmesi gereken
bir başka konu daha var… O dedikleri devleti şu an yöneten mevcut siyasi partinin oyları
son kamuoyuyla paylaşılan bazı (birçok) anketlere göre 1,5-2 civarında artış göstermiş. En
son seçimde aldığı oy üzerinden yani… Ee, o halde böyle bir vahim olaya sebebiyet vermek şu an bu devleti yöneten o siyasi partiye yaramayacağına, tam tersine zarar vereceğine, oy kaybettireceğine göre!... Bu deli saçması görüşü savunanlar ıskalamış olmuyorlar mı haliyle! O
gazeteciye yapılan saldırı ve Ankara’da yaşanan bu son vahim terör saldırısı, o halde kime/kimlerin işine yarar? Kim yaptırmış olabilir? Bu sorumun cevabını da siz düşünün ve
bulun bakalım…
Sağlıcakla kalın.
Sitemiz yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm haklarının sahibidir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.