radyobir
radyobir

Yazara E-mail Gönder

İyi dans etmenin bilimsel formülü bulundu

Çok iyi dans ettiğini düşündüğünüz ya da tam tersi gerçekten kötü dans ettiğini düşündüğünüz kişiler görmüşsünüzdür. Sonuçta dans, subjektif bir sanat dalıdır. Peki, hiç neden bazı dansları daha çok beğendiğinizi ya da nasıl daha iyi dans edebileceğinizi düşündünüz mü? Bilim insanları bu sorunun yanıtını buldu. Düğün sezonu açılmadan önce sizlerle paylaşıyoruz. İngiltere'den bir grup psikolog, 39 kadını davul ritmine dans ederken videoya kaydetti. Bu hareketleri sensörlerle bilgisayara kaydedip avatarlara aktardılar. Daha sonra 15 saniyelik bu videoları, hepsi heteroseksüel 57 erkek ve 143 kadın, toplam 200 kişiye izletip oylamalarını istediler. Katılımcılar videoları en çok beğendiklerinden en az beğendiklerine doğru sıraladı. Bilim insanları, deney sonunda beğenilen ve beğenilmeyen videoların hareketlerini algoritmalardan geçirerek analiz etti. Sonuçta kadınlarda beğenilen dans figürlerinin ortak noktalarını sıraladılar.

Güzel dans ettiği düşünülen kadınların ortak hareketleri; kalçalarını kıvırmaları, baldırlarını asimetrik hareket ettirmeleri ve kollarını daha az asimetrik şekilde oynatmaları olarak belirlendi. Psikologlara göre bu tercihlerin hepsinin biyolojik açıklaması var. Kalça kıvırma hareketi belirgin bir feminenliği gösterirken baldır ve kolların asimetrik hareketleri hem kasların motor fonksiyonlarının gelişmişliğini hem de kişinin sağlıklı ve fit olduğunu izleyecinin bilinçaltına iletiyor. Tüm bu özellikler de yine bilinçaltımızda yer alan sağlıklı ve hayatta kalma şansı yüksek nesiller üretme koduna uygun sinyal veriyor. 

Araştırmanın başındaki Dr. Nick Neave, iyi dans ettiğini düşündüğümüz kişilerde beğendiğimiz figürlerin bilinçaltımıza o kişinin üreme yetisi, sağlığı ve kişiliği hakkında sinyaller ilettiğini söylüyor. Dans hareketlerinin sadece biyolojik sinyaller değil kişinin karakteri, duygu durumu ve yaratıcılığıyla ilgili ipuçları taşıdığını belirtiyor.

Aynı üniversitede 6 yıl önce de erkeklerin dans hareketleri üzerine bir araştırma yapılmıştı. Tamamen aynı yöntemle yapılan araştırmadan çıkan sonuçlarda erkeklerin iyi dans etmesi için vücut ve boyunlarını hareket ettirmeleri ve dans repertuarlarının farklı farklı hareketleri kapsaması gerektiği sonucu çıkmıştı. Dans konusunda hepimiz Michael Jackson kadar yetenekli değiliz ama mezuniyet partileri ve düğün sezonu açıldığında bu ipuçlarını değerlendirebilirsiniz.


Çin, hava kirliliğine çözümü dikey bahçelerde buldu

Bundan birkaç yıl önce ünlü İtalyan Mimar Stefano Boeri, gelişen kentsel alanlarda azalan yeşil alanlara çözüm olarak "dikey orman" temasını geliştirmişti. Hatta geçen yıl İstanbul'da bu konuda konferans vermişti. "Dikey orman" binaların, yapıların dış cephelerinin estetik ve fonksiyonel şekilde yeşillendirilmesi anlamına geliyor. Binanın bulunduğu yerdeki hava şartları ve binanın amacına göre çok çeşitli bitkilerden faydalanılabiliyor. Şimdiye kadar "dikey orman" ya da "dikey bahçe" örneklerini Meksika ve İtalya'da hayata geçiren Boeri, Çin'deki ilk "dikey orman" projesini hayata geçirmeye hazırlanıyor. 

Çin'in Nanjing kentindeki Pukou semtinde inşa edilen iki binadan oluşan Nanjing Kuleleri projesinde 600 uzun ağaç, 500 orta yükseklikte ağaç ve 2.500 adet bitki yer alacak. Dikey ormanın binalar üzerinde kaplayacağı yüzey alanı 6 bin metrekare olarak belirlendi. Stefano Boeri Architetti firmasından yapılan açıklamada, Nanjing Kuleleri projesindeki dikey ormanın, bölgedeki bitki çeşitliliğini korumaya yardım edeceği, kuşlara yuva olacağı ve bu büyüklükteki bir ormanla günde 60 kg oksijen üretilip yılda 25 ton karbondioksit emilimi sağlanacağı açıklandı.

Nanjing Kulelerinden birisi 200 metre uzunluğunda olacak. Bu kulenin tepesinde bir "yeşil fener / green lantern" yani bitki yoğunluklu alanla kaplanan cephe olacak. Ayrıca içinde müze, çatı katında özel bir gece kulübü, ofisler ve "yeşil mimarlık okulu" yer alacak. 108 metrelik ikinci kulede ise Hyatt Otel ve çatı katında yüzme havuzu planlanıyor. 

Yeşil kent mimarisi, bir süredir dünyanın önemli metropollerinde izlerini gördüğümüz bir akım. Stuttgart, Almanya'daki tüm bina çatılarının dörtte biri yeşillendirilmişken Londra'da yeşil çatıların toplam alanı 121 bin metrekareyi buluyor. Özellikle Çin gibi hava ve çevre kirliliğinin hayatın durmasına sebep olduğu kalabalık ve arsanın değerli olduğu bir ülkede dikey orman projelerinin bu sorunlara karşı değerlendirilmesi umut vadediyor.




Avrupa şebekelerine eklenen enerjinin %86'sı yenilenebilir

Her zaman çevremizin geleceği ile ilgili olumlu haberler veremesek de geçen hafta ticari kuruluş WindEurope'un açıkladığı veriler umut verici. Bu verilere göre, Avrupa kıtasındaki kurulu elektrik şebekesine geçen yıl 24,5 GW gücünde yeni enerji katıldı. Bu miktarın 21 GW'ı ise rüzgar, güneş, dalga, biomass gibi yenilenebilir enerji kaynakları tarafından üretildi. Rüzgar enerjisi de, kömürü geçerek doğalgazdan sonra en çok elektrik üretilen ikinci enerji çeşidi olarak listenin başlarına yerleşti. Tarihte ilk defa tüm elektrik üretiminin yarısı rüzgardan sağlandı. 

2016'da en fazla rüzgar çiftliği kuran ülke Almanya olurken, Fransa, Hollanda, Finlandiya, İrlanda ve Litvanya da bir yıl içinde en fazla rüzgar çiftliği kurma sayısına geçen yıl erişti. 

Denize kurulu rüzgar türbinleri karadakilere göre iki katı maliyetli olmasına rağmen geçen yıl Avrupa genelinde rekor yatırımla 27,5 milyar avroya ulaştı. Yine de temiz enerji yatırımlarının geleceği endişe verici görünüyor. AB üyesi 28 ülkeden sadece 7'si yenilebilir enerji üretim ve kullanımını yasalaştırdı. Kıta genelindeki yenilebilir enerji yatırımlarına siyasi destek ise 2020 sonrası için görünmüyor. Kıta genelinde rüzgar enerjisi üretimi 153,7 GW'a ulaşsa da bu miktar, kıta kapasitesi olan 918,8 GW'ın yanında hala oldukça düşük kalıyor. Rüzgar enerjisi lobilerinin Avrupa başkentlerinde etkinliğinin artması bekleniyor.


Haftada en fazla kaç saat çalışmalısınız?

Modern dünyada uzun grevler ve çabalar sonucu üzerinde mutabakata varılan haftada 40 saat çalışma, kalanında dinlenme hakkının üzerinden vakit geçti. Günümüzde ücretli ve ücretsiz fazla mesaiye kalmak sıradan bir pratik haline geldi. Peki fiziksel ve psikolojik sağlığınız için haftada çalışmaya gereken en uygun süre ne kadar?

Avustralya Ulusal Üniversitesi, "Avustralya Hane Geliri Çalışma Dinamikleri Anketi (HILDA)" adında bir araştırma yaptı. Araştırmada 8.000 işçi ile görüşüldü ve çalışmaları ile sağlık ve refah seviyeleri ölçüldü. Ölçümler tek seferlik anket olarak değil uzun süreli takip ve analizlerle yapıldı. 

Araştırma komitesi başkanı Dr. Huong Dinh, çıkan sonuçları yorumladı. Buna göre moral ve psikolojik sağlık bozulmadan bir insanın haftada işe ayırması gereken zaman 39 saat olarak ölçüldü. Bu süre, ayrıca evde temizlik, yemek, aile bireyleriyle ilgilenmek gibi "ücretlendirilmeyen emek" harcayan kadınlarda 34 saate düşüyor. Ev işlerine sağladığı katkı kadınlara göre ciddi oranda düşük olduğu için erkeklerin haftalık çalışma saati toleransı 39 saate kadar çıkabiliyor.

Çalışanların en yüksek verimlilik sağlayabildileri bu ortalama çalışma ve "Tembellik Hakkı" saatleri ise sadece Avustralya'da değil hemen hemen her ülkede oldukça aşılıyor. Belki de Pazartesi sendromunu yenmenin en iyi çözümü budur?


Gizem Şenyurt | Şub 13 2017 | Ziyaretçi: 357
Sitemiz yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm haklarının sahibidir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
YUKARI