radyobir
radyobir

Yazara E-mail Gönder

Milli Eğitim ve Atamalara Dair...

2 yıl önce oğlumun bitirdiği Anadolu Lisesi’nin müdürüne -yolum da o civara düştüğü için- geçtiğimiz haftalardan birinde bir ziyarette bulundum. Çünkü, sevdiğim, değer verdiğim kaliteli bir insandı, kendileri... Aynı zamanda kalem ehl-i birisiydi…

Bu adam nasıl bir müdürdü? Önce biraz bundan bahsedeyim, ardından da onun başına gelenlerden... Hatta onun gibi, bir kaç kişinin... Bir kere bu Müdür Bey birçok okul müdürlerinde kolay kolay rast gelinmeyen bir takım özelliklerine  sahip biri... Zaten arkadaş olmamızın temel sebeplerinden biri bu; öğrencilerine karşı 'fedakarlık' derecesinde ilgisi ve onlara olan sevgisi... Ve sırf onlar için göze aldığı bir çok okul müdürünün asla ve asla göze alamayacağı bazı davranış ve tavırları... Açıkçası ben onun, kendi çocuklarımıza belki bizim göstermediğimiz kadar ilgi-alaka gösterdiğine, kol-kanat gerdiğine şahit oldum...

Düşünün ki, bu okul müdürü var... Ve bu müdür Güngören’de bulunan okulunun önüne kadar gelip, lisesinin öğrencilerine hap-uyuşturucu satmaya çalışan çete üyelerini karşısına alıp, oralarda çöreklenen, o çete üyelerine karşı; okulunun diğer öğretmenleriyle birlikte, onların öğrencilerine bulaşmaması için günlerce okul önünde onlar sabah girerken ve akşama doğru okul bitimi evlerine dönerken veya onlar servislerine sağ-salim binene kadar ortamı gözleyen, hatta o çete üyelerinden ve uzantılarından tehdit alan bir okul Müdürü...Biliyorsunuz bu işler emniyetin haberi de olsa bir yere kadar takip edilebiliyor… Bazen sürekliliği sağlanamıyor, bunu hepimiz zaman zaman gözlemliyoruz… Ya da geç müdahale olmuş oluyor... Ve olan oluyor o arada...  Bu açıdan önemli okul müdürünün sergilediği o tavır... Şimdilerde ufak ufak düzenlemeler yapılmış, okul önlerinde sivil polisler devriye geziyor vesaire…  Daha iyi gibi eskisine nazaran... Tam etkili mi, yeterli mi; tabii ki değil... Ama aşama aşama iyi şeyler oluyor...

Haa bu kadar mı, bu okul müdürünün marifetleri… Ya başka? En az 15-20 tane teşekkür, takdir ve başarı belgesi var… Bakanlıktan birkaç kez ‘Beyaz bayrak’ almış. Bu çok önemli bir başarı. 

Siyasi görüşüne gelince… Yüzde yüz iyi bildiğim biri… Cemaatçi falan değil. Solcu da…  Soruşturma ya da yolsuzluk da yapmamış, sicili de temiz… Ve geçtiğimiz günlerde bu insanı almışlar müdürlükten… Düz öğretmen yapmışlar! Peki, suçu ne… Başarılı bir idareci olmak (!)

Bu tür adaletsizliklerin yapıldığına dair başka bir-iki mail daha geldi… Hatta yüzyüze görüştüğüm bir iki okul müdürü daha… Bunlardan bir tanesinden daha bahsedeyim…  Anadolu yakasında başka bir okul müdürü… O da cemaatçi değil… Sadece çocuğu 5-6 ay cemaatin okuluna gitmiş suçu bu.. Kendisi de zaten harbi harbi; "o dershaneler temiz ve başarılı diye, zamanın şartlarında oraya yolladım” diyor… Ardından da ekliyor; "Geçmişte Ak Partinin yönetici kadroları, il-ilçe başkanları arasında dahi böyle benim gibi, sayabileceğim yüzlerce insanın çocukları da bu dershanelere gitti Sezai Bey” diyor.

İşte buna bende katılıyorum.. Bizzat bildiğim kişiler var… Haa, üstelik bu ikinci bahsettiğim okul müdürü de 11 yıldır Eğitim Bir Sen üyesi bir okul müdürü bu arada… "Kimseler o sendikalarda kayıtlı değilken ben oradaydım, …  gibi çalıştım oralarda” diyor… Zoruna giden başka bir olay da, olan bitenlerden sonra, ilgili Sendika’nın İstanbul’daki yıllarca beraber çalıştığı ilçe başkanı olan arkadaşı da bu Müdür Bey’i pişkin pişkin arayarak; "Vah vah hocam sana böyle mi oldu yahu, neden öyle oldu ki” vb. lafları etmiş…  Müdür Bey’de,  ilçe sendika başkanının bu tavrına istinaden bir kez daha şansını denemek istemiş ve, ‘madem üzgünsün bak şuradaki okul boş... Yardımcı olun da bari orada görev alayım, madem üzgünsünüz bu konu da yardımcı olur musunuz rica etsem’ deyivermiş...  O vakit: "Yookk oraya aynı sendikadan eski bir abimiz gelecek, hiç uğraşma sen. İlerde bakarız ederiz minvalinden’ nakaratı tekrar ederek  telefonu kapatıvermiş…

Ayrıca CV’sini de ve başka bir takım bilgileri de görüşmemizden sonra bana yollamıştı bu müdür bey…  Adam da yok yok… Başarı belgeleri, teşekkür belgeleri, aldığı enformasyonlar, vesaire gani… Bu arada çok iyi olmasa da tanıdığım biri zaten bu kişi… 

Artı bunların birde başarı puanı ve ortalamaları meseleleri var,  bu konuyu da araştırdım… Yukarıda bahsettiğim bu iki müdüründe ortalamaları iyi.. Ki, puanı iyi olmadığı halde müdürlük yapan birkaç okul müdürünü de hala görevde çalışıyor! İsimleri de mevcut, geçmişteki başarıları ve yaptıkları işlerde…  Üstelik bu yeni atanan bazı müdürlerin başarı ortalamaları da bu iki bahsi geçen müdürden düşük… Yani başarılı olmamalarına rağmen bir şekilde ödüllendirilmişler bu beyler!… Nasıl derseniz... Tabii ki, ahbap çavuş ilişkisi içerisinde herhalde… Artı, şu son tayinden önce okul müdürlerinin puanlarını kimler, nasıl, vermiş? Birde böyle ilginç bir fısıltı var kamuoyunda... Bu notları bu sefer İlçe Milli Eğitim Müdürleri kendilerinin işi olmamasına rağmen vermiş mi mesela?, Yoksa bu işi teamül gereği asıl yapması gereken ilgili ilçelerin şube müdürleri mi yapmış? İlçe Milli Eğitim Müdürleri bu şube müdürlerinden e-şifrelerini istemiş mi, istememiş mi? Bu şifreleri alıp okul müdürlerinin notlarını, yetkileri olmamasına rağmen birçok ilçenin İlçe Milli Eğitim Müdürü vermiş mi, vermemiş mi? Kamuoyunda bu konu da çok konuşuluyor bu aralar! 

Şimdi diyeceğim şu; Adalet nerede bu işlerde? Niye böyle karman çorman işler yapılıyor? Cemaatçi ismi takılarak, bunu kullanarak arkadan başka dümenler mi çeviriyor Milli Eğitim Bakanlığımız içinde acaba… Cemaati temizliyoruz ayağıyla, başımıza yıllar sonra bela edeceğiniz yeni bir cemaatleşme benzeri bir yapının temellerini mi atıyor yoksa şimdi birileri? 

Birde diyelim ki; "Paralel yapılanmanın tepe noktasını, beynini etkisiz hale getiriyorsunuz”… Hadi buna eyvallah… Peki, bu kadar suçsuz, mağdur insanlara da bu ithamlarda bulunarak, hatta iftira atarak onları mağdur etmek ne demek? Başarılı olan bu insanlara yapılan bu adaletsiz muamele ülke Milli Eğitimine vurulan büyük darbe değil midir? Hırsız-arsız olsalar tamam eyvallah… Ama çocuğu sırf bir dershaneye gitti diye, efendim işte paralel yapıyla ilintili bu adam demek, o insanları bu kadar incitmek nasıl bir adalettir?  Nereye kadar gider bu işler böyle… Artık, o kadar çok ve yersiz olmaya başladı ki bu işler; bana kalırsa artık 'keskin bir düşman yetiştiriyor şu anki sistem'... Ve bu sistemi kendi emelleri doğrultusunda kullanmaya çalışan bir güruh bunu iyilik adına bilinçsizce (Birazda taraflı) yapıyor... Ama buraya gelen insanların artık bu saatten sonra böyle bir lüksü olmamalı... Bu tür davranışlar kamuoyunu iyice şüpheye düşürür... Akıllarına da şu anda olduğu gibi; "Haa, bir cemaat gidiyor ama yerine yeni 'cemaatcikler' geliyor demek ki (!) algısını yerleştirir...

İşte bu algıyı oluşturan ehil olmayan kişiler bir çuval inciri de berbat etmekle kalmayıp, kamuoyunu da böyle düşündürtecek girişimlerde bulunmaktan imtina etmeliler artık... Ve bence, devlet bu duruma da, alan da olan biten, yaşanan bu tür meselelere de fazlaca hakim değil... Bazı kurumlar içerisinde; ‘Ali kıran baş kesenler var’… Ve bunlar devlet adına fakat devletin adalet mekanizmasına zarar verip, gölge düşürecek bir şekilde ve şahsi menfaatleri doğrultusunda 'KOMİTACILIK' yapıyorlar. Bahsettiğim o bir kesimin nefisleri, o kadar kindar bir hale gelip, gözleri o kadar dönmüş ki; şahsi duygularına artık yenik düşüyorlar… Böyle olunca da adalet mekanizmaları, tarafsızlık mekanizmaları sağlıklı işlemiyor... Haa efendim geçmişte de öyle olmuştu... Efendim siz yapmayın onlardan sizin farkınız olsun? Bunu da adam gibi bir sisteme otutturun. Artık gelen kim olursa olsun böyle şeylere tevessül edemesin... Zor olana talip olun, madem bir sürü iyi ve zor şeyleri yaptınız geçtiğimiz 13 yılda.. Buna da bir çözüm getirin... Böyle insanların eliyle devlet adaleti sağlamaya çalışırsa, er ya da geç, vicdanlar iyi bir yara alacak... Hatta başladı bile... Bir sürü insan incindi bu haksızlıklar dolayısıyla... Ve moralleri bozuk bir halde  -hatta bir kısmının üzüntüden psikolojisi o kadar bozulmuş haldeydi ki geçtiğimiz haftalarda kendini toparlayana kadar rapor alarak- bu sendromu atlatmaya çalışıyorlardı bildiğim kadarıyla... Sonra da, o moral ile  öğrencinin önüne çıkacaksınız ve faydalı olacaksınız öyle mi? O psikolojiyle... Kim bunların sorumlusu?

Ve şu an algı ne biliyor musunuz; Cemaatçi yapılanma diyerek, aslında bu yapının yanında Milliyetçi, Solcu ve hatta BBP’li olan (aktif siyasetin içinde bulunmasa bile öyle bilinen) insanların Milli Eğitimden tasviyesini sağlamak amaçlı atılan adımlar! An itibarıyla kamuoyunun algısı bu yönde, biline… Haa, arada çeşni göstermelik, istisnai atamalarda yok değil…. Millet sanıldığı kadar aptal değil velhasılı! "Devleti bir cemaatin eline teslim etmeyiz” diyen, haklı ve samimi insanların yanında, yukarıda anlattığım adaletsiz davranışları sergileyen insanların tavırları da beni artık epeyce rahatsız ediyor açıkçası... Bu kadar olmamalıydı bu işler... Buralara kadar inmemeliydi...

Artı, bu iktidar döneminde yapılan birçok iyi hizmetlerin bu tür insanların samimiyetsiz ve şahsi egolarını işin içine karıştırmaları sonucunda ve bu tavır, hal ve hareketleri yüzünden de iyice gölgelenmeye başladığını bizzat gözlemliyor ve düşünüyorum. Cemaati bahane ederek,  başka bir menfaat çetesi ya da lobi ya da başka cemaatimsi, 'partimsi' (Öbek öbek başka cemaatleşmeler) bir örgütlenme kurma gayreti beni rahatsız ediyor… Bence, evet bu oluyor yavaş yavaş şu an… Birde, ilerde sizin izinizi sürmeyecek mi adalet sanıyorsunuz? Her yer izlerle dolu… Büyük bir seçim var önümüzde ve insanlar herhalde Elleri sandığa giderken bu tür olayları da artık iyice düşünecek... Ve yazılarımda hep bahsederim; Koskocaman sağlam bir ağacı, birkaç kurt yavaş yavaş yer ve çürütür… İktidarlar için de; "Adaletsizlik” ve "İnsani olamamak, insan merkezli düşünmeyi becerememek, bu feraset-basiret ve bilince sahip olamamak” bu kurtlardan en önemlilerinden ve en büyüklerindendir bana kalırsa…

Hasıla şu; MİLLİ EĞİTiM an itibarıyla "TEKİN” eller de gibi gibi göründe de, bu günlerde oralarda hiç "TEKİN” olmayan şeyler oluyormuş havası esiyor havamızda… Birincisi bu… İkincisi, oraya yeni "KURTLAR” üşüşmüş… Komitacı bir ruhla hareket eden Yeni "KURTLAR” bunlar… Mesela; O ‘Kurtlardan' biri ilgili bakanlıkta üst düzey bir yönetici… Ve bu kişi geçtiğimiz haftalarda Bursa’da bir cümle sarf etti, bunu da eminim hepiniz biliyorsunuzdur. Basın yoluyla da, epeyce dillere düştü, bahsi geçen o gafı yüzünden… Sizce, o şahsın yaptığı bu beyanat ne kadar bu devletin kudretini temsil eden bir adama yakışan bir beyanattı? Ayrıca bu konulara dair başkaca bir-kaç önemli not daha var bende, fakat yazımız daha fazla uzamasın düşüncesiyle burada kesiyorum şimdilik... Arif olmayanların da anlayabilmesi için yeterince yetecek kelam ettim ayrıca (!) Milli Eğitime, ‘adam gibi çeki-düzen versin’ diye, yetkilendirilen bazı insanlar bu sözü,sanıyorum ki; Milli Eğitime ‘Canının istediği çeki-düzeni vermek' olarak algılamışlar!!!


Sağlıcakla kalın...

| Eki 14 2014 | Ziyaretçi: 2682
Sitemiz yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm haklarının sahibidir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
YUKARI