radyobir
radyobir

Yazara E-mail Gönder

Sosyal deprem

Türkiye’nin insanlarının enerjilerini genelde boşa harcamak için büyük çaba gösterdiği tartışmasız bir gerçektir. Bilgisi olmayan, yöntem ve sistematikten uzak   ancak pervasızca ahkam kesebilen bir kitleye doğru yönü göstermek çok zor, yorucu, çoğu kere de sonuçsuz bir çabadır. Bir de onlara olacakları çok önceden görüp söylediğiniz için üstünüze saldırırlar; manevi, fiziki ellerinden geldiği oranda sizi linç  etmeye kalkışırlar.

Bazı arkadaşlarımın 17 Ağustos 1999 büyük Marmara depremi gecesi bir ev sohbetinde olduklarında yaşadıkları bir ders niteliğindedir, daima aklımdadır;  aralarında bir tanesi silaha meraklı ve düzenli olarak atış yapmak üzere poligona giden biriymiş. Tam o gecenin ileri saatinde deprem bütün her yeri şiddetle sallamaya başladığında, o silahlı kişi, ne olduğunu anlayamadığından ve oturduğu sandalyeyi sanki bir ‘tehdit‘ gelmiş de sallıyormuş zannıyla, silahına sarılmış; kısacası depreme silah çekmiş. 

Deprem oturduğu yerde kendisini salladığında, o endişe ile depreme silah çeken o kişi benim için o andan itibaren Türkiye’de bir çok yaklaşımın sembolüdür. Akılcılıktan ve muhakemeden yoksun söylenen her söz, ortaya konulan her iddia bu depreme silah çekme kadar ‘uçuk –kaçık‘, gerçekçilikten uzaktır.

Deprem olduğunda insanlara doğru-yanlış öğretilen, tavsiye edilen bazı tedbir, hareket ve eylemler vardır. Yapılması gerekenler ile yapılmayacaklar bellidir. Hiçbir depremin kurşunla yere serilmesi, durdurulması ve ortadan kaldırılması ne zaman mümkün olabilmiştir ki? Asla, hiçbir zaman.

Bu deprem örneğini Türkiye’deki muhalefet anlayışının ‘kıt‘ yaklaşımını ortaya koymak için ifade ettim. Muhalefet derken, organize olmuş siyasi hareket ve partilerden de bahsetmedim. Hedefimdekiler  ‘fantezi‘ kişileri. Hiçbir siyasi harekete dahil olmayan, siyasileri toptan karalayan, aşağılayan fakat iktidardan  – kim olursa olsun, ne yaparsa yapsın -  hiç memnun olmayan bu kişiler boş sözle bulundukları ortamlarda konuşmayı önemli bir ‘karşı çıkış‘ sayma eblehliğinden de kurtulamamaktadırlar.

Depreme silah çeken ile sosyal depreme direnci – eskiden rakı masasında vatan kurtarmak olarak söylenen – boş lakırdı ile sağladığını sanan bu ‘güruh‘, ülkenin gerçekte muhalefetsiz kalmasına, alabora olmasına da yol açan sorumlulardır.

Bir futbol maçında kim rakip takımın kalesine sürekli şut çekebildiği, gol atabildiği için diğer takımı suçlamaktadır ki ? Kimse! Eğer sahaya çıkmışsan, maç yapacaksan kaleye kaleci, ileriye de golcü koyacaksın, taktiğin olacak vs.


| May 31 2016 | Ziyaretçi: 338
Sitemiz yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm haklarının sahibidir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
YUKARI