radyobir
radyobir

Yazara E-mail Gönder

Warner Bros'un Türkiye'de dağıtımını üstlendiği film!

Warner Bros’un Türkiye’de dağıtımını üstlendiği film!

8 Aralık 2014 Pazartesi günü bir filmin galası var… 12 Aralıkta da vizyona giriyor… Önceden bu filmi seyreden birisi olarak bazı notları paylaşmak istiyorum. Ama önce bir iki kelam edeyim…

Yabancı filmleri seyrettiğim zaman nedense bizim yapımlarımıza göre daha fazla vaktimi iyi değerlendirdiğimi, boşa harcamadığımı, harcadığım bir buçuk veya iki saate yanmadığımı hissediyorum. Sade bir senaryosu olan, hatta 100-150 bin dolarlık bir bütçe ile çekilen orta bir İran filmi bile bana bu tadı verirken.., Milyon milyon dolarlık bütçeler ile yapılan bizim bazı filmlerimizin neden bana kabak tadı verdiğini bir türlü çözemiyorum. Beceriksizlik mi desem, kötü senaryo ve oyuncu seçiyorlar ondan mı desem, bilemiyorum… Akıcı değil, basit basit hatalar gözüme çarpıyor... İlk 10-15 dakikasını seyrettiğim bir filmin, neden ondan sonra ki sahnelerinde hep benim aklımdan geçen düşünceler neredeyse bire bir tutuyor. Hatta, orta halli bir zekaya sahip memleketimin insanının birçoğunun ki… Neden, o 10-15 dakikadan sonraki sahneler beni/bizi şaşırtmıyor? Ben müneccim de değilim! Diğer öngörü sahipleri de… Neden dili olmayan, "ahraz filmler” izlettiriliyor, hala memleketin insanlarına. O Kadar paraya-pula, teknolojik imkan ve kolaylıklara rağmen diye, aklımdan hep geçer durur/du…

İşte, ilk satırlarda bahsi geçen ve seyretmiş olduğum o film, biraz yukarıda sıraladığım soru ve sorunları epeyce aşmış bir sinema… Adına gelince; "KIRIMLI”… Bu film beni umutlandırdı. Memleketim insanına şimdiden söylüyorum; bu film tutacak… Yavaş yavaş böyle filmlerinde ardı-arkası gelecek gibi... Ve,  filmi seyredeceğiniz o iki saatin (yaklaşık) hakkını da okkalıca almış olacaksınız… "Dil” harika… Akıcı… Bazı sahneler de izleyicilerini çok şaşırtacak… Heyecanlandıracak… "Vay, bunlar da ne böyle diyeceksiniz” belki de! Ayrıca ilgili film, Ötüken Neşriyat'tan çıkan bir kitaptan yola çıkılarak senaryolaştırılmış. Burada da bir ilk yaşanmış... Ötüken Neşriyat'ın yayımladığı 1000 küsür kitap arasından ilk kez, bir kitabı (merhum Cengiz Dağcı'nın) senaryolaştırılarak  (edebiyat uyarlaması) sinemaya aktarılmış... Ha, bu arada tüm dünyaya bu tarihi filmi "Warner Bros” dağıtacak... Bilirsiniz, bu şirket  öyle her filmin dağıtımını da üstlenmez… Hele de Türkiye’de!

Özdemir Erdoğan ve…

2 hafta kadar önceydi… Kargo gelmiş, arkadaşlar teslim almışlar… Sonra ben uğradığımda aldım ve baktım ki; Sevgili Özdemir ERDOĞAN Beyefendi’den gelen 3 tane gıcır gıcır CD. Üstelik imzalı… Artı, bir parşöman kağıda el yazısı ile bana yazdığı bazı notlar… Tabii, çok ama çok sevindim. Çünkü, albüm çalışmalarına bir yıldan fazla zamandır devam ediyordu. Zaman zaman telefonlaştığımız için bunu da biliyordum. Demek ki, bu çalışmaları bitmişti ki, bu güzel albümler o an benim elimdeydi!

Onun müziklerini, yaklaşık 17-18 yaşından beri dinleyen biri olarak, acaba nasıl oldu, yeni ne var, yeni seslendirmeler nasıl diye, çok merak ediyordum… Bu yüzden hemen, o CD’lerden bir tanesini bulunduğum ortamda açtım ve dinledim… Enstrümantal Gitar ile söylenen müzikleri sevdiğim için, önceliği o albümüne verdim… Ve gerçekten harikaydı… Müthiş haz aldım… Sevindim… Kimi zaman hüzün, kimi zaman sevinç, kimi zaman da çocukluğumdan bu yana seyrettiğim, filmler gözümün önüne geldi..  Hatta ben pek beceremesem de oynamak isteyenler olursa, onlar içinde , müzikler var albümde… Bilirsiniz, birçok filme Özdemir Erdoğan besteleri vardı… Özellikle, Kemal Sunal filmlerinde… İnsana dair duyguların tümünü bulabilirsiniz velhasılı, o albümde… Onun birçok sevdiğim, bestesi, film müziği vesaire enstrümantal olarak bu albümünde toplanmıştı…  Hatta dilime dolanan birkaç eseri de, orada daha güzel, daha canlı bir tınıyla yeniden dinledim...

Yeni çıkan (yenilenen) dinlediğim albüm de dahil, isimleri şöyleydi; Bu isimleri Sevgili Özdemir Erdoğan Beyefendinin bana yazdığı o notun içinden alıntılar yaparak aynen aktarıyorum: "Besteler-Güfteler dizilerde” isimli albümüm Romantik Özdemir Erdoğan şarkılarını kapsıyor. Diğeri, "Hayatım Şarkılarda” (hafiften) hiciv içerikli eserler, " Jazz” albümüm ise, 1967 yılından (son iki eser -İsmet Seral- Ork ile) 2014’e kadar Özdemir Erdoğan’ın Jazz Serüveni… Artı burada başka bir not daha düşmüş o da şu; "Sezai kardeşim ‘Jazz’ albümünün kapak yazısı çok değerli ve yaşanmış olaylar ışığında hayat serüvenidir…”. Evet o yazılanların ne olduğuna gelince… Ben okudum, hakikaten ilginç ibareler var orada… Sizler de şayet bu ilginç notları merak ederseniz, lütfen o Jazz albümünden birer tane alın ve okuyun.  Hepsini alma imkanınız varsa şayet, o albümlerden birer tane alın, dinleyin çocuklarınıza dahi dinletin. Zevkle dinleyeceğiniz, kulağınızı tırmalamayacak bir çalışma olmuş… Ben 3 albümü de dinleyen birisi olarak, Özdemir Erdoğan diğer albümlerinde olduğu gibi bu albümlerinde gene hakkını vermiş… O albümü dinlediğinizde emin olun, onlar için ödeyeceğiniz o küçük meblağ, çok az kalacak! Çok daha fazlasını siz müzikseverler, dinleyiciler kazanmış olacaksınız… Özelikle, Jazz Albümü ve şimdiye kadar ki; Film ve dizilerde seslendirilen Özdemir Erdoğan müzikleri ve bestelerinin yer aldığı; o gitarla çalınan enstrüman müzik albümü bir şaheser…

Erdoğan’ı benim yaşıtlarım bilir, fakat bu yeni albümleri sayesinde eminim yeni nesil kuşakta tanıyacak ve onun müziklerini çok sevecekler… Bu arada, onu dinleyen bazı gençler, o albümdeki müzikleri dinledikten sonra, daha önce "müzik” diye, kendilerine dinlettirilen bazı ‘patırtı-kütürtü ve gümbürtülerin’ ne olduğu konusunda biraz düşünecekler, biraz kafaları karışacak… Bence bu albümler bunu yaptıracak! Kısaca dinleyin, ruhunuzda dinlensin… Bahtları açık olsun…

Okuyucu gözleyen bir kitap…

Detay Yayınları, "Kış Turizmi” adını taşıyan, Dr. Osman Cenk DEMİROĞLU’na ait 210 sahifelik Türkiye’de boşluğunu gördüğüm bir alanda güzel bir kitap yayımlamış. Sağolsun, Demiroğlu da bu kitabından hediye olarak tarafıma yollamış… Kitap yeni, yeni dediysem; daha birkaç aylık… Bende yeni okuyup bitirebildim. Bu aralar okumaktan sıkılmama rağmen, her nedense bu kitabı bir çırpıda bitirdim. Sanki hafızım içindeki bilgilere acıkmış gibiydi. Doğrusu da bu zaten... Çevreyi ilgilendiren hele de turizm ile ilgili kitapları az-çok takip ederim. Hakikaten iyi bir boşluğu dolduracak bu kitap. Ayrıca, Demiroğlu hoş bir dil kullanmış bu kitapta. Biraz istatistiki bilgiler fazlaca göze çarpsa da. Ki, bu da normal, çünkü kıyas yapmak ya da turizm ile ilgili, kitabın içinde geçen ülkelerdeki turist verilerini, dolaylı olarak da buralardan gelecek olan ekonomik girdilerin ülke ekonomisine katkı payını vb. istatistiki bilgileri okuyucularına ulaştırmak için yazarın bunu yapması da gayet normal bence… Turizm ile ilgilenen özel şirketler ve Kültür ve Turizm Bakanlığı bu kitabı görmezden gelmemeli. Es geçmemeli… Faydalanacakları birçok husus var.  

Ne olur, es geçerlerse? Kendileri kaybederler ya da kazanırlar mı, yalnızca… Hayır hayır. ülke kaybeder o kadar küçük değil bu mesele… Ha, tabii çevreye duyarlı, turizm ile ilgilenen herkes bu kitabı okuyabilir. Hatta, bana kalırsa bu kadar emek verilmiş bir kitaptan özenle seçilecek bazı bölümler, Üniversitelerimiz ‘turizm’ ile ilgili bölümlerinde donanım ve bilinçlenmelerine katkı amacıyla öğrencilerin istifadelerine sunulabilir… Şu açıdan da önemli; yazar Demiroğlu, yıllarca yurt dışında bu turizm merkezlerinde fiili olarak yaşamış biri. Bildiğim kadarıyla hala oralara gidip geliyor…  Haliyle yaşayıp, gördüğü, gözlemlediği için bu kitap daha kıymetli bir kitap. Demek istediğim; içeriği, sadece Copy-Pace (kopyala-yapıştır) tarzı bilgilerle doldurulmamış.

Zaten geçtiğimiz yılbaşında Dr. Cenk DEMİROĞLU ile yaptığım bir sohbette bu donanımını görünce turizm ve kayak turizmi konusunda kısa da bir sohbet yapmıştım. Ve kesinlikle o alana hakim birisi olduğunu gözlemlemiştim. Hatta o sohbetimizde; 80 ülkede kayak turizmi yapıldığını, hangi ülkenin ne kadar kayak turizminden pay aldığını, tesisler, kayakçı sayıları gibi konularda rakamlarla bilgiler vermişti. Çin'in gelecekte önemli bir talep oluşturabileceğini söylemiş, 1.1 milyar uluslararası seyahat içerisinde mesela sadece kayak turizminin yüzde 2 gibi bir paya sahip olduğunu vurgulamış, neredeyse Türkiye olarak bütün Alpler kadar kayak alanına sahip olmamıza rağmen, neden bunu iyi bir fırsata çeviremediğimizin sebepleri üzerine konuşmuştuk. Orada, "bu konularda model alınabilecek bir ülke var mı?” diye,  kendisine sorduğumda; Fransa'nın kayak turizmi adına Türkiye için bir model olabileceğinden bahsetmiş, ardından da; "Çevre için kötü bir örnek olsa da, kitle turizmi açısından oldukça önemli" vb. sözleri de sarfetmişti…

İşte bu kitapta, aslında biraz da bu konuların detayları var, özeli var. Çevreyi katletmeden bu işlerin yolu yordamı var mı, ya da daha az bir zararla bu işler nasıl yapılır bunların, modelleri, tavsiye niteliğindeki örnekleri, cevapları vesaire… Artı, birçok ‘neden’ ve ‘niçin’lerin okkalı cevapları…

Velhasılı okuyun yahu, zarar etmezsiniz… Güzel kitap, güzel...

Ziya Samedi anılacak...

Avrasya Yazarlar Birliği Ziya Samedi'yi doğumunun 100. yılında 05 Aralık 2014 Cuma günü (yarın) düzenleyeceği bir etkinlik ile anacak.

Doğumunun 100. Yılında XX. Yüzyıl Uygur ve Kazak Edebiyatının Klasiği, Ünlü Oyun Yazarı  ZİYA SAMEDİ’yi Anma Toplantısı 05 Aralık 2014, Cuma günü 14.00-14.30 saatleri arasında Ziya Samedi’nin hayat ve yaratıcılığını yansıtan fotoğraf ve kitap sergisinin açılışıyla başlayacak, ardından programın konukları, Samedi'nin kızı ve oğlu konuşmalar yapacak. (Yer: TÜRKSOY Sergi Salonu)

 

 

 

 

 

| Ara 04 2014 | Ziyaretçi: 3992
Sitemiz yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm haklarının sahibidir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
YUKARI