radyobir
radyobir

Yazara E-mail Gönder

Yeni savaşların başlangıcında mıyız?

Amerika’nın askeri harcamalarını yoğun bir biçimde artırması herhalde Ortadoğu’da DEAŞ’ı yenebilmek için değil. Başta Ortadoğu ülkeleri olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin çoğu, terör faaliyetlerine girişenler dahil, öncelikle Amerikan, sonra Batı ülkeleri ve Rus silahları kullanıyorlar. O halde bu taraftan çok korkacak bir şey yok. Başkan Trump’ın seçim söylemindeki önemli noktalar; Rusya ile görüşebileceği, terörizme karşı birlikte savaşılacağı ve artık gelişmekte olan rejim değişikliklerinin yapılmayacağı, şeklindeydi. Sonradan Amerikan Müesses nizamının, demokratlarla birlikte Rusya ile olan ilişkileri nedeniyle saldırması sonucu, Trump’ın kendini korumak için yanına aldığı askeri danışmanların da etkisiyle askeri harcamaları artırmak zorunda kaldığı algısı doğdu. Trump makamına yerleştikçe rahatlayıp barışçı ajandasını gerçekleştirecek, diye düşündük.

Sonraları, Trump’ın yönlendirdiği askeri harcamaları görünce bu konuda yeni fikirler edinilmeye başlandı. Trump eskisi gibi Amerika’yı büyük yapmak istiyordu ve II. Dünya Savaşı günlerinden kalan propagandaya yönelik Hollywood filmlerinde izlediği gibi Amerika girdiği her savaşı kazanıyordu. Özellikle Almanya’ya karşı yapılan savaş ve Pasifik’te yapılan deniz savaşları Amerikan yenilmezlik algısını çok pekiştirmişti. Trump en yeni ve en büyük uçak gemisi olan Gerald R.Ford gemisinde yaptığı konuşmasında:’… Uçak gemilerimiz Amerika’nın deniz aşırı askeri gücünde temel yapıyı oluşturuyor, bu uçak gemisi ve Ford sınıfındaki gemiler Amerikan gücünü genişletecek, okyanuslarda yaşamsal görev yapacaklar ve Amerikan gücünü uzak topraklara yansıtacaklar…’ demişti. Ronald Reagan’ın görevi sırasında Amerikan savaş gemilerinin sayısı 592 kadardı. Obama zamanında, özel kuvvetlere ve insansız hava araçlarıyla yapılan saldırılara ve vekaleten kullanılan yerli güçlere dayanan bir askeri politika izlendiği için Amerika’nın savaş gemisi sayısı 285’e inmişti. Günümüzde, Amerikan donanmasında 276 gemi var. Ancak, Trump’ın askeri bütçe dağıtımına göre Amerikan donanmasında, denizaltılar dahil gemi sayısının 350 çıkarılmasına karar verilmiş bulunuyor. Neden Amerikan donanmasına 74 gemi daha ekleneceğinin herhangi bir stratejik izahatı yok. Belki Amerika’nın gelecekteki rakipleri daha korkabilirler.

Bu gelişmeler hususunda dikkat edilecek husus Amerika’nın rakip veya düşman gördüğü veya hegemonyası altına alacağı ülkeler hep deniz aşırı ülkeler. Bu nedenle  deniz gücü çok önemli. Kara kuvvetlerinden çok deniz piyadelerine dayanan bir stratejileri var. Gittikleri  rakip alanda  bir müttefik bulup onu ileri sürerek, ona teknik ve stratejik destek vererek savaşlarını sürdürüyorlar. Öte yandan 19. yüzyıldan beri ticaret için denizlerin serbestliği gerek İngiltere gerekse Amerika için önemli. Hiç bir devletin dünya ticaretinin deniz ulaşım yollarında bulunan şok noktalarında başat olmaması gerekiyor.

Peki öngördükleri rakipleri kimler? Önceliği Rusya alıyor. Rusya,  Karadeniz’de, Kırım’ı topraklarına katarak gücünü artırmış gibi. İkinci alan Suriye olayları sayesinde Doğu Akdeniz bölgesi. Şimdiden Rusya’nın Suriye içinde iki hava üssü var. İkinci rakip İran. İran, Amerikan donanmasını İran Körfezi uluslararası sularında, Ocak 2016’dan beri üç defa zorlamış bulunuyor. İran, Amerikalılara göre kendisine karşı yapılan ekonomik müeyyidelerin zayıflamasından faydalanarak donanmasını geliştirip Hurmuz Boğazı’na ve  Akdeniz’i, Hint Okyanusuna bağlayan Bab el Mandep kadar etkinliğini artırmış durumda. Ayrıca dolaylı olarak Yemen’de faaliyet gösteriyor.

Üçüncü rakip Çin, gücünü Güney ve Doğu Çin denizinde artırıyor. Çin aynı zamanda  Amerikan donanmasına karşı  kıyılarını füze savunma sistemleriyle güçlendirmiş durumda. Çin Doğu Asya ve Ortadoğu’yu birbirine bağlayan boğazları denetleyebilecek durumda. Ayrıca ikinci uçak gemisini imal ediyor.. Bu gelişmeler Amerika’nın Çin’i çevrelemek için desteklediği yeni askeri müttefikleri Japonya, Vietnam, Endonezya’ya ulaşım ve iletişimini engelleyebilecek. Öte yandan, Amerika Kuzey Çin denizinden başlayarak, Japonya, Filipinler, Endonezya, Pasifik adaları ve son olarak Avustralya’daki üsleriyle Çin’i zaten Kuzey ve Güney’den kuşatmış durumda. Bu kuşatma Amerika’ya yeterli gelmiyor.

Amerika’nın kafasında İngiltere’nin eski deniz stratejileri yatıyor. Napolyon’la yapılan savaşlarda Cebelitarık boğazını ve Doğu Akdeniz geçitlerini tutan İngiltere’nin Napolyon’u nasıl şoke ettiğini hatırlıyorlar. II. Dünya Savaşı’nda Kuzey Denizini ve İngiliz kanalını ellerinde tutan müttefiklerin de Almanya nasıl aç bıraktıkları akıllarında. Nasır’ın Süveyş kanalını millileştirdiğinde (1956) İngilizlerin petrol almak için nasıl kendilerine yalvardıklarını biliyorlar. Amerika gelecek bir savaşta arz yollarının kendisine açık olmasının önemini biliyor görünüyor. Amerika, Japonya’nın, II. Dünya Savaşı’nda kendisine saldırmasını sağlamak için, Japon adalarına yakın adaları ablukaya alıp bu adalardan çıkan ve  gübre olarak kullanılan fosfat çıkarımını önleyip Japonya’yı nasıl aç bıraktığını herkesten iyi biliyor.

Yeni bir ticaret yolu üzerinde de çatışmalar yavaşça gelişiyor. Arktik bölgedeki buzulların erimesiyle Bering Boğazı’ndan, Almanya’nın Rotterdam limanı veya İngiltere mal götürmek gittikçe kısalmış gözüküyor. Artık, Panama kanalını kullanarak Amerikan Devleti’nin doğu tarafından batı limanlarına, Kanada’nın arktik bölgesi  üzerinden mal taşımak mümkün. Hem Rusya, hem Amerika Arktik bölgede stratejik komutanlıklarını kurmuş durumdalar. Arktik bölge geçiş yolları üzerinde çatışmalar henüz başlamış değil. Artık bölgeye çok uzak bir coğrafi konuma sahip olan Çin bile, daha 1920 yılında, Arktik bölgesinde Norveç’e ait adalarda ticaret yapma hakkını almış bulunuyor.

Yeni bir uluslararası çatışma stratejisine hazırlandığı tahmin edilen Amerika, kuvvetlerini bir alandan diğerine taşımak, rakiplerinin denizlerde gözünü korkutmak, serbest ticaretin gelişmesini sağlamak ve müttefikleriyle serbestçe iletişim kurabilmek için olağanüstü deniz gücünü geliştiriyor.
Donanma gemilerini tamamladığında, Amerika’nın deniz gücü bugünkü gücünden dörtte bir oranında artırmış olacak. Amerikan yönetimi geçen yıl  deniz kuvvetlerine ve iki araştırma enstitüsünden  Amerika’nın savaş filosunun yapımı ve geliştirilmesi için planlama yapmalarını istemiş.

Bu planlar tamamlanmış durumda. Amerika’nın amacı dünya denizlerinde üstünlüğü elde tutmak.

Trump’ın, Ortadoğu’da DEAŞ’ı yok etmek için  hem konvansiyonel hem de konvansiyonel olmayan güçleri kullanacağı ortaya çıkıyor.. Savaş bu alanda siber savaş, propaganda, psikolojik savaş olarak devam ediyor. Bu tür yaklaşıma askerler hibrit savaş diyorlar. Karışık kokteyl gibi bir şey. Ruslar ise yerel zaferlerle idare ediyorlar. Gerek Amerika, gerek Rusya ve Çin 5’nci nesil savaş uçakları imal ediyorlar. Bu uçaklar anti-radar, antitermal  gizlenme özelliklerine  sahip çok yönlü kullanılabilen uçaklar.
Bu arada füzeler ve nükleer silahlar, yeni saldırı deniz altıları yenileniyor. Göründüğü kadarıyla büyük ülkeler kendi ülkelerine zarar vermemek için önemli büyük savaşları denizlerde ve kendi müttefiklerinin deniz alanlarında gerçekleştirmeye çalışacak gibi gözüküyorlar. Belki, Ortadoğu’daki komedimsi savaşçıklardan sonra  asıl savaşların nasıl olduğunu, Allah saklasın, ilerdeki nesiller görebilecekler.

Hasan Köni | Mar 18 2017 | Ziyaretçi: 818
Sitemiz yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm haklarının sahibidir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
YUKARI