radyobir
radyobir

Bulaşık eldivenli isyan!..

Yunanistan'da bir grup orta yaşlı temizlik görevlisi, krizle mücadele eden ülkedeki zorlu kemer sıkma tedbirleri sonucu işlerini kaybedince, sessizliğe bürünmek yerine mücadele etmeye başladı.

16 Ocak 2015 09:46 | Kategori: Dünya

Sokak gösterilerinde polislerle çatışan, başkent Atina'nın ortasında aylarca oturma eylemi yapan temizlikçi kadınlar alınan ekonomik tedbirlerden bıkan Yunanlar için, artık birer kahraman.
Atina'nın ortasında kurulan derme çatma kampın, hükümete büyük sorunlar yaşattığını ilk bakışta fark etmek zor.
Şişme yataklar, plastik sandalyeler, masalar hatta buzdolapları ve mikrodalga fırınlar bu kampın artık kalıcı bir yerleşim yerine döndüğünü gösteriyor.
Şehrin bu bölgesinde duvarlara asılmış posterlerde kırmızı bulaşık eldivenli kadınları, yumruklarını havaya kaldırıp isyan ederken görmek mümkün.
Kampın önüne asılan pankartta ise "İşten çıkarılan Maliye Bakanlığı temizlikçileri oturma eyleminde" yazıyor.
Ülkenin dört bir yanında Maliye Bakanlığı binalarını temizleyen 600'e yakın kadın 16 ay önce işten atıldı. Gerekçe ise kamu harcamalarında yapılan kesintiler.

Orta yaşlı anneler, büyükanneler...

İşten çıkarılanların büyük kısmı orta yaşlı anneler ve hatta büyükanneler. Bunlar daha önce hayatlarında hiçbir siyasi protestoya katılmamış insanlar.



Ancak yılmadan devam ettikleri direnişleri, ekonomik krizle mücadele eden Yunanistan'da binlerce kişiye ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
İşten atılan temizlikçi kadınlar Mayıs ayından bu yana başkentteki Maliye Bakanlığı binasının önünde. Bugüne kadar birçok polis müdahalesine maruz kaldılar ve polisle çatıştılar.
Temizlikçi kadınlar artık sadece kendi işleri için değil diğer birçok sosyal sorun için de mücadele veriyor. Geçtiğimiz aylarda aile içi şiddeti protesto etmek için kaldırımlara kırmızı boyalar dökmüşlerdi.
Sembolleri ise ellerindeki kırmızı bulaşık eldivenleri ve mor bayrakları. Artık bu kadınlar Yunanistan'daki hoşnutsuzluğun en açık örneği olarak kabul ediliyor.
Halk arasındaki öfkenin, 25 Ocak'ta düzenlenecek genel seçimlerde sol partilerin ittifakıyla oluşan ve Avrupa Birliği'nin dayattığı kemer sıkma politikalarını reddeden Syriza'yı iktidara taşıması bekleniyor. Birçoklarına göre Syriza'nın seçimi kazanması, Avrupa'nın çehresini değiştirecek kadar büyük bir gelişme olabilir.
Protestocu kadınlar, temizlikçiliğin herhangi bir kariyer seçimi olmadığını vurguluyor.
Hayatları boyunca kadınların karşılaştığı tüm sorunlarla mücadele etmek durumunda kalmışlar: Tek başına annelik yapmak, boşanma ve eşlerinden gördükleri şiddet.
Ancak bu kadınların hayatları, Yunanistan hakkında daha önemli bir gerçeği de ortaya koyuyor.



Yaşam boyu fakirlik ve zorluk

Gösterici kadınların büyük kısmı, fakirlik içinde doğmuş ve daha çocuk yaştayken çalışmaya başlamak zorunda kalmış.
46 yaşındaki Lily saat 23.00'te başlayacak olan gece nöbeti öncesinde beni kampa davet ediyor. Sohbetimizin başlarında protestocuların genel söylemini tekrar ediyor ve "Tek istediğimiz ailemizin geçimini sağlayabileceğimiz bir iş sahibi olmak" diyor.
Ancak Lily'e kendi hikayesini sorduğumda, ifadesi yumuşuyor.
Yunanistan'ın kuzeyinde bir dağ köyünde dünyaya gelmiş. Çocukken ailesine tarla işlerinde yardım etmiş, ardından 16 yaşında Korfu adasındaki otellerde çalışmak için evden ayrılmış.
Anne ve babasının aldığı emekli maaşlarının nasıl kesintilere uğradığını anlatıyor. Gelirlerinin yarıdan fazlası da ilaçlara gidiyor. Lily, anne ve babasına bakabilmek için bu mücadeleyi verdiğini söylüyor.
"Bizi tamamen yoksul kalmaktan koruyan tek şey, annemin köydeki ufak bahçesi. Et dışında yediğimiz her şey neredeyse o bahçede yetişiyor" diyor.
Bu zor günlerde Lily ve ailesi gibi yaşayan çok sayıda Yunan var. Tabii köylerinde ufak da olsa bir toprak sahibi iseler...
49 yaşındaki Anastasia Nomiku ise Atina'nın en fakir mahallelerinden birisi olan Perama'da yaşıyor.
Daha 13 yaşındayken Pire limanı yakınlarındaki bir ayakkabı fabrikasında çalışmaya başladığını anlatıyor. O zamanlar işi ayakkabıların üzerine marka etiketlerini yapıştırmakmış.



O günlerde tanıştığı eski kocası, evlilik teklif edince Anastasia çok şaşırmış, "Ne yapacağımı bilemedim. Hala bebekleriyle oynayan bir çocuktum" diyor.
Dina Papoutsi ise 13 yaşında okulu bırakıp Atina'ya geldiğinde bir tekstil atölyesinde gelinlik dantelleri dikmeye başlamış.

Memurluk, ömür boyu emniyet demekti

Ancak 1980'ler ve 90'larda Yunanistan'a yurtdışından ucuz mal ithalatı başlayınca çalıştığı atölye kapatılmış.
Yunanistan'da Sosyalist Pasok Partisi de, muhafazakar parti Yeni Demokrasi de, seçimlerin akabinde destekçilerine kamuda iş bulmalarıyla tanınıyor.
Eskiden kamuda çalışmaya başlamak Yunanistan'da altın bilet ya da orta gelirliler sınıfına atılan sağlam bir adım gibi görülüyordu.
Papoutsi de benzer yollarla 20 yıl önce Maliye Bakanlığı'nda çalışmaya başlamış. Kocasının köyünü temsil eden siyasetçilerden kendisine iş bulmalarını istemiş; aldığı cevap da "Okuman yazman olmadığından seni bir yerlerde temizlikçi yapabiliriz" olmuş.
Dina Paputsi ile sohbete devam ederken apartmanın balkonuna çıkan 33 yaşındaki kızı Maria bize sesleniyor ve "Anne babalarımızın, büyüklerimizin yarattığı Yunanistan işte bu. Yıllarca hükümetin yaptığı iyiliklere bağlı yaşadık. Kimse de rahatının bozulmasını istemedi. Şimdi tüm bu alışkanlıklar döndü dolaştı, bizi buldu." diyor.



Yunanistan'daki kriz özel sektör ve kamu arasındaki uçurumun daha da derinleşmesine yol açtı. Kamuda maaşlar düşmüş olsa da, özel sektörde çok sayıda insan işini kaybetti.
Özel sektörde işi olanlar ise, aylardır maaş alamıyor.
Bu yüzden de kimileri Maliye Bakanlığı'nın eski temizlikçilerine çok da büyük bir sempati beslemiyor ve "Yıllardır rahat yaşıyorlardı. Şimdi rahatları kaçınca şikayet ediyorlar" diyorlar.
Ancak Paputsi, hiç de dışarıdan göründüğü gibi rahat bir hayat yaşamadığını, işe gelmek için saatlerce otobüs yolculuğu yaptığını anlatıyor.
Lily ise temizlikçilik yaparken yıllık gelirinin, fazla mesailere rağmen, sadece 6 bin euro olduğunu söylüyor.
2005 yılında kadrolu eleman yapılmadan önce herhangi bir iş güvenceleri de yokmuş. Ücretli izin dahi kullanamıyorlarmış ve annelik iznine de ayrılamıyorlarmış.
Temizlikçi kadınlar bugünkü mücadelelerini sadece kendileri için değil, tüm işçilerin hakları için verdiklerini söylüyor.



Tacizler, ödenmeyen maaşlar ve şiddet

Peristeri mahallesinde kamudaki işinden çıkarılmış bir temizlikçi olan Vlasia Dimitrakopulu, oluşturduğu sendikayı anlatıyor.
Özel sektörde saatlik ücretlerin 3 euroya kadar düştüğünü söyleyen Dimitrakopulu, kaçak işçi sorununun da çok büyük olduğunu vurguluyor.
Dimitrakopulu "tacizler, ödenmeyen maaşlar ve şiddet birçok çalışan kadının yüzleşmesi gereken sorunlar" diyor ve "Eğer şikayet ederseniz işveren sadece yüzünüze gülüyor ve 'Kapıda kaç kişi bu iş için bekliyor, haberin var mı?' diyor" sözleriyle devam ediyor.
Temizlikçi kadınların en çok öfkelendikleri şeyse, kamuda en zor şartlar altında ve en düşük maaşlarla çalışanların, işten ilk çıkarılanlar olması.
"Kimse protesto edeceğimizi düşünmüyordu. O yüzden önce bizi kovdular" diyorlar.
Temizlikçi kadınlar gibi, kemer sıkma politikaları yüzünden hayatı zora giren yüzbinlerce Yunan, şimdi Syriza'ya umutla bakıyor.

Bütün umut Tsipras'ta

Kesintilerden kurtulmak isteyen Yunanlar Syriza'ya ve genç lideri Alexis Tsipras'a desteği artırıyor.
Aralık ayında seçim kampanyasını başlatan Tsipras'ın Atina mitingine, temizlikçi kadınlar da katılmış.
Tsipras o konuşmasında "Maliye Bakanlığı'Nın temizlikçilerini de aramızda görüyorum ve önlerinde saygıyla eğiliyorum. Biz de kızıl yumruğumuzu havaya kaldırıyoruz! Sizin mücadeleniz hepimiz için bir itibar mücadelesidir. Tüm Yunan halkının mücadelesidir" demişti.
Brüksel ve Berlin'de, Syriza'nın seçimi kazanması ihtimali, siyasetçileri endişelendiriyor.
Temizlikçi kadınlarsa Tsipras'ın seçim zaferinin ardından verdiği sözleri tutmasını ümit ediyor.

Sitemiz yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm haklarının sahibidir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
YUKARI