radyobir
radyobir

Covid-19 ve dengesiz beslenme

Bağışıklık sistemi, patojenlerle savaşabilmek için uygun gıdaya ihtiyaç duyar. Dengesiz beslenme ciddi hastalıklara yol açabilir. Beslenme alışkanlığımızı değiştirerek hastalıklara karşı direncimizi artırabiliriz.

05 Eylül 2022 06:00 | Kategori: Sağlık

Covid-19 neden bazı insanları diğerlerinden daha fazla etkiliyor? Kimileri hastalığı çok hafif geçirirken, kimileri ise haftalarca hastanede yatacak kadar bitap düşüyor. Peki ama neden? Bu sorunun muhtemelen birkaç cevabı var. Bonn Üniversitesi'nden Christoph Wilhelm ve Christian Bode, bunlardan birini bulduklarına inanıyor.

Christian Bode, pandeminin başlangıcında Bonn'daki Üniversite Hastanesi'nin yoğun bakım ünitesinde ağır Covid-19 hastalarını tedavi eden bir yoğun bakım doktoru. Bağışıklık sisteminin vücutta çoklu enfeksiyonlara yol açan aşırı bir reaksiyonu olan "sitokin fırtınası" genellikle hastalığın ağır seyrinin baş sorumlusu olarak kabul ediliyor. Ancak şiddetli ve hatta ölümle sonuçlanan hastalık seyrini tetikleyen başka faktörler de söz konusu.

Bode, bu faktörlerin izini sürmek için immünolog Christoph Wilhelm ile beraber kapsamlı bir çalışma yürüttü. Covid-19'dan mustarip hastaların metabolizmasındaki değişiklikleri, gripten şikâyet edenlerle karşılaştırarak işe başladılar. Bu süreçte iki bilim insanı, bağışıklık sisteminin gücü üzerinde muazzam etkileri olduğunu düşündükleri önemli bir fark keşfetti.

Keton cisimlerinin önemi

Ağır bir hastalık geçiren hemen herkes iştahsızlıktan şikâyet eder. Bu ilk başta büyük bir sorun teşkil etmez. Zira metabolizmanın böyle durumlar için alternatif bir planı vardır. Hiçbir şey yemediğimizde ya da çok az gıda aldığımızda ve dolayısıyla vücudumuz için ana enerji kaynağı olan karbonhidratlardan yoksun kaldığımızda, metabolizma kendini ayarlayıp dengeler.

Christoph Wilhelm, bu otomatik ayarlamayı şöyle açıklıyor: "Bünyenin enfeksiyonlara karşı reaksiyonu her zaman çok fazla enerji tüketir ve bu enerjinin de bir yerden alınması gerekir. Vücut, açlık durumunda yağ yakmaya başlar. Bu süreç, enerji açısından çok zengin olan ve eksik karbonhidratların yerini alan keton cisimciklerini oluşturur. Oluşan keton cisimlerinden biri de beta-hidroksibütirat veya kısaca BHB'dir."

Bilim insanları, grip hastalarının büyük miktarlarda keton cismi ürettiğini gözlemledi. Covid-19 hastalarında ise keton cisimciklerinde önemli bir artış oluşmadığı tespit edildi.

Araştırmacılar çalışmalarının devamında, eksik keton cisimlerinin, bağışıklık sisteminin etkinliği üzerinde doğrudan bir tesire sahip olduğunu ve dolayısıyla bir hastalığın ne kadar şiddetli olduğu konusunda belirleyici bir rol oynadığını da keşfetti.

"Öldürücü (sitotoksik) T hücreleri" ve "Yardımcı T hücreleri" bağışıklık sisteminin iki temel bileşenini oluşturur. Adından da anlaşılacağı gibi öldürücü T hücreleri, enfekte hücreleri, tümör hücrelerini ve organ nakli ile gelen hücreleri yok eder. Yardımcı T hücreleri ise bağışıklık yanıtında "aracı" hücrelerdir. Etkinleştirildiklerinde, hızla çoğalıp sitokinler salarak lenfosit (bir akyuvar tipi) fonksiyonunu düzenler veya "yardım eder". HIV enfeksiyonunun hedeflerinden biri olarak da bilinirler. Yardımcı T hücrelerindeki azalma, AIDS'e yol açar. 



Elektronik mikroskop altında görüntülenen, HIV parçacıkları tarafından saldırıya uğrayan bir T hücresi

Alman bilim insanlarının araştırması, her iki T hücre tipinin de koronavirüs kapmış hastalarda yorgunluk belirtileri gösterdiğini ortaya koydu. Bunun nedeni ise muhtemelen enerji tedarikçilerinin, yani keton cisimlerinin eksik olmasıydı.

Wilhelm ve Bode, Covid-19 hastalarında keton cisimciği seviyesinin neden yeterince yükselmediğini ve dolayısıyla bağışıklık sistemini felce uğradığı sorusunu henüz yanıtlayamıyor. Ancak, birkaç tahminleri var. Bunlardan en kuvvetlisi, yetersiz veya dengesiz beslenme.

Münih Teknik Üniversitesi'nde beslenme uzmanı olan Doktor Hans Hauner, beslenmenin bağışıklık sistemi ve dolayısıyla hastalıkların seyri üzerindeki etkisinin ne kadar büyük olduğunu biliyor. Beslenme Tıbbı Bölümü'nün direktörlüğünü yapan Hauner, "Beslenme, hastalıklar ve enfeksiyonlar üzerinde önemli bir rol oynuyor. Özellikle İngiltere'de yapılan büyük gözlemsel çalışmalardan, aşırı kilolu veya obez kişilerin korona geçirdiklerinde, hastalığın daha ağır seyrettiğini biliyoruz. Bu hastalarda hem komplikasyon hem de ölüm oranı önemli ölçüde daha yüksek" diyor.

Münihli beslenme doktoru, Bonn'daki meslektaşlarının çalışmalarını da çok heyecan verici bulduğunu, çünkü tıbbın şimdiye kadar ihmal edilen bir bölümüne ışık tutulduğunu belirtiyor: "Yediğimiz veya yemediğimiz şeylerin çok somut etkileri olabilir. Ancak beslenme bizi sadece hasta etmekle kalmaz, aynı zamanda hastalıkları önleyebilir, hatta tedavi edebilir."

Christoph Wilhelm ve Christian Bode, bunu fareler üzerinde test etmiş. Yorgun bağışıklık hücrelerinin yeteri kadar keton cisimcikleri ile beslendiklerinde toparlandığını görmüşler. Farelere, yağ oranı çok yüksek ve karbonhidrat oranı düşük olan bir diyet uygulamışlar. Ketojenik diyet veya keto diyeti olarak da bilinen bu diyete göre beslenen hayvanlar, SARS-CoV-2 enfeksiyonundan kurtulmuş ve ölüm oranı, kontrol grubuna kıyasla önemli ölçüde düşmüş.
Sağlıklı bağışıklık için dengeli beslenme

Bununla birlikte, her üç uzman da ketojenik diyetin kendi başına denenmemesini tavsiye ediyor. Beslenme uzmanı Hans Hauner, "Bitki temelli, az et içeren sağlıklı bir diyet, bulaşıcı hastalıklara karşı en iyi korumayı sağlar" tavsiyesinde bulunuyor.

Sebzeler bağışıklık sisteminin tam işlevsel olması için ihtiyaç duyduğu birçok mikro besini içeriyor. Balıkta ve aynı zamanda kolza tohumu ve diğer bitkisel yağlarda bulunan Omega-3 yağ asitleri, enfeksiyon önleyici bir etkiye sahip. Ette bulunan yağ asitleri ise enfeksiyonları teşvik ediyor.

Hauner, en iyi diyetin bile enfeksiyonu önleyemeyeceğini önemle vurguluyor. Akut bir Covid-19 enfeksiyonu durumunda insan vücudunun da Bonn'daki bilim insanlarının fareleri gibi keton cisimleriyle tedavi edilip edilemeyeceği konusunun daha fazla araştırılması gerekiyor. Nitekim yoğun bakım doktoru Bode ve immünolog Wilhelm, bu alandaki bilimsel çalışmalarını daha da derinleştirmeyi planlıyor.



Sitemiz yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm haklarının sahibidir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
YUKARI