radyobir
radyobir

"Onun sesine aşıktım..."

29 Mayıs 2014 16:00 | Güncelleme :11 Haziran 2014 15:21 | Kategori: Müzik

Mariana Hanım, ailenizden bahseder misiniz?

Memnuniyetle… Ailem Romanya’nın yerlisidir. Büyükbabam ile kardeşinin Halk Müziği grubu vardı ve Romanya’da düzenlenen festivallerde müzik çalarlardı. Annem de gençken şarkılar söylerdi. Bu yüzden, müzik aşkı bana ailemden kalan bir mirastır. Üç kız kardeşim var. En küçüğü, Lonela, keman çalıyor ve şu anda Romanya’da müzik eğitimi alıyor.

Romanya’nın belli başlı gelenekleri nelerdir, neleri ünlüdür?

Bana kalırsa, Romanya’daki en yaygın gelenek, Yılbaşı ve Paskalya Festivalleri’dir. Fakat aynı zamanda, yaz aylarında da çeşitli festivaller organize edilmektedir. Romanya’da en popüler gelenek müziktir ve herkes bunun için bir araya gelir. Unutmadan şunu da söyleyeyim, yemekleri de çok lezzetlidir.


Müziğe ilk adımınızı nasıl attınız, sizi etkileyen ilk şey ne oldu?

Müzik yapmaya küçük bir çocukken başladım, çünkü beni o zamandan beri kuşatmıştı. Çevremdeki insanların ve ailemin etkisiyle kanıma işlemişti adeta. İlk yarışmalara ve konserlere 13 yaşında katılmaya başladım.

Neden, başka bir enstrüman değil de Panflute?

Müzik okuluna başlamadan önce, nedenini bilmesem de, onun sesine aşıktım. Dünya çapında Panflute çalan çok az kişi var ve bu enstrümanın sesi ve şeklinden birçok kişi etkileniyor. Sadece bambu ve balmumundan yapılan doğal bir alet. O nedenle, aynı zamanda bir çevreci ?

Aynı zamanda bir çevreci!

Panflute, daha çok hangi duyguyu çağrıştırır? Hüzün mü, sevinç mi, mistik duyguları mı?

Panflute’un sesi insana huzur verir, hatta bir gizem havası da oluşturur. O kadar farklı bir sesi var ki, diğer enstrümanlardan kolayca ayırt edebilirsiniz. Sesin biçimi ise, şarkıya ve türüne göre değişir. Roman baladları çaldığımda, şarkının bağlamı yüzünden derin bir hüzün duyarım ama klasik müzik çalarken ise büyük bir sevinç hissederim. Duygunun türü, şarkının ortaya çıktığı dönemle büyük ölçüde ilişkilidir.

Amsterdam da bir Üniversite de okuyorsunuz, bildiğim kadarıyla? Burası müzikle ilgili bir bölüm mü?

Evet… Conservatorium Van Amsterdam’da Panflute bölümünde okuyorum.  Üniversitemizde” Klasik Müzik” ve "Caz Müziği Çalışmaları” adlı bölümler de vardır.  Köken itibariyle Romanya’ya dayansa da, Panflute hakkında birçok yeni bilgi öğreniyorum. Hollandalılar bunu çalmak için farklı yollar ve teknikler bulmuşlar. Okulda öğrendiğimiz diğer konular ise, diğer tüm bilgileri harmanlamamızı sağlıyor ve tam bir müzisyen ve sanatçı olarak yetişmemize fırsat tanıyor.

Burada insanlar her zaman güleryüzlü…

Amsterdam da yaşam-sosyal hayat nasıl. Farklı birşeyler var mı sizce?

Burada insanlar, uygar, açık, nazik. İnsanlar her zaman güleryüzlü burada. Bunu görünce çok etkilendim. Sakin ve huzurlu bir yer benim için. Zihnimi fazla yoran şeyler yok.  Özellikle burada herkes eşittir. İnsanlar arasındaki farklar belirgin değil. Mesela; ‘sen bir yıldızsın, ben basit bir adamım’ hayır, burada böyle şeyler yok. Buranın insanları çok, ileri görüşlü, doğru ve adil, kurulu sistemleri de öyle, ince ayarlı ve adil.         

Genç yaşınıza rağmen bu işte iddialı ve dünya da sayılı birkaç isimden birisi olarak hem eğitim almak, hem konserler vermek sizin için zor olmuyor mu?

Olmaz olur mu… Tabii ki, öğrenim görüp hem de konserler vermek, çok zor oluyor. Fakat yaptığım işi seviyorum ve böyle bir hayatı tercih ediyorum. İyi bir eğitim almak istiyorum; ama, aynı zamanda konserler vererek daha da iyi bir sanatçı da olmak istiyorum. Hayat, boş geçiremeyecek kadar kısa ve ben onu en iyi şekilde değerlendirmek istiyorum...

Şimdiye kadar hangi ülkelerde konserler verdiniz, belli başlı olarak?

Şimdiye kadar, Avrupa’da, özellikle İtalya, Hollanda, İsviçre, Portekiz, Fransa ve hiç şüphesiz Romanya.

Kimlik olarak ‘Panflute’ nasıl bir enstrümandır? Dinleyenlerine nasıl duygular verir?

Panflute’un ince ve kuvvetli bir sesi var. Doğrudan kalbinizden sizi vurur. Aşk, sevgi, karasevda, mutluluk vb. duygular uyandırır.

Ney çok eski bir Türk çalgısı…

‘Ney’ enstrümanı vardır, bilirsiniz. Sizce bir yakınlık, bir bağ var mı, bu çaldığınız enstrümanla onun arasında?

Evet, ney çok eski bir Türk çalgısı. Panflute aletine benziyor. Çoğu Panflute gibi, o da bambudan yapılmış bir flüte benziyor.

Türkiye’den teklif geldi mi konser için. Ya da tanıyor musunuz Türkiye’yi. Gittiniz mi hiç?

Hayır, henüz böyle bir teklif almadım… Ama alırsam, seve seve gelirim tabii ki… Eminim orada da Panflute severler çoktur…

Romen halkıyla-Türkler çok iç içe. Çok kişi var, Türkiye’de. Aklınıza ‘Türkiye’ denildiği zaman neler gelir? Nasıl bilirsiniz, ya da nasıl duydunuz Türkiye’yi ve Türk insanını…

Tarih boyunca Romanyalılar ve Türkler birbirleriyle yakın ilişki kurmuşlardır. Türk kelimesi bana güzel manzaraları, şaşırtıcı kültürü ve mimariyi çağrıştırır. Ayrıca, Türk yemeklerine de bayılırım, çünkü Romanya yemeklerine çok benziyor. Romanya da ve başka yerlerde Türk yemekleri gördüm biliyorum. Dahası, müziği de benziyor. Türkiye’ye hiç gelmedim, ama en yakın ve uygun olduğum bir zaman diliminde ülkenize gelmek, gezmek ve görmek düşüncem hep olmuştur…

Mariana Preda, Türk Müziği dinler mi hiç? Veya takip ettiğiniz Türk Müzisyenler var mı?

Türk müziğini pek dinleme imkanım olmadı ama bu mülakat sayesinde, sanırım bundan sonra dinleyeceğim.  Onları da takip edeceğim

Aklıma düşürdünüz!

Peki… Panflute ile hiç Türk Müziği çaldınız mı? Türk Müziğine ait bir eser veya…

Panflute ile şimdiye kadar hiç bir Türk müziğini çalmadım, ama kulağa ilginç geliyor. Aklıma düşürdünüz belki de!

Sizce, bu işin en iyileri kimler dünya’da. Yani en iyi Panflutcüler?

Gheorghe Zamfir ve Damian Draghici.

Saydığınız o isimlerden birlikte çalıştıklarınız oldu mu?

Gheorghe Zamfir ve Damian Draghici ile birlikte Romanya’da konserler verdim. Onlarla çalışarak çok tecrübe kazandım

Sevdiğiniz başka hangi enstrümanlar var? Dinlemeyi sevdiğiniz…

Karışık ve billur gibi sesinden dolayı piyanoyu severim. Saksafonu da severim, çünkü kısa bir süre önce caz dersleri almaya ve bu tip müziği dinlemeye başladım.  

Panflute çaldığınız albümleriniz var.  O albümlerde, ve o eserler içinde sizin için en özel olanı hangisi?

İkinci albümüm, Sunrise, benim için çok özel; çünkü benim ve Panflütüm hakkında özellikle şarkı yazan on farklı bestekar vardı bu albümde.

Hislerinizi ifşa etmek istiyorsanız…

Şunu da sorayım… Gözlemlediğim kadarıyla ‘Panflute’  genel olarak başka enstrümanlarla birlikte icra edilmez (çalınmaz). Çoğunlukla tek kişi solo çalar. Neden?

Panflüt de, diğerleri gibi bir enstrüman. İstediğiniz şarkıyı istediğiniz kişiyle beraber bu aleti kullanarak çalabilirsiniz. Panflütün gelişimi dünya da yeni yeni başladı. Başlangıçta, herhangi bir kişi eşlik etmeden çalınıyordu. Daha sonra, piyano ve diğer enstrumanlarla birlikte çalınmaya başladı. Hislerinizi ifşa etmek, enstrumanın sesi yoluyla konuşmak istiyorsanız, o durumda Panflütü solo çalmanız daha anlamlı ve iyi olur.

Müzikle uğraşınızın yanında, yönetmen ve aktris olarak ta çalışıyorsunuz. Şimdiye kadar gerçekleştirdiğiniz ya da yer aldığınız projeler oldu mu?

Doğru… Müzik yapmak dışında, aktris ve yönetmen olarak da çalışıyorum. 2010’da Nikolas Grasso’nun yönettiği kısa film, Doina’da başrol oyuncusu oldum. Monte Carlo ve Paris’te bu kısa film sebebiyle en iyi aktris ödülünü iki defa aldım. Bu yıl ise, prömiyeri Seattle’da NFFTY’de düzenlenen "Hayat” isimli ilk kısa filmimi yönettim. Bu film, Temmuz’da ABD’de Long Island International Film Expo’da gösterime girecek

Dünya’da en büyük insanlar her zaman…

Müzikleriniz, sinema filmlerinde hiç kullanıldı mı?

Müziklerim genelde reklamlarda ve Nikolas Grasso’nun "Casting Call”  filminde çalınıyor.

Şayet boş vakit bulursa, Mariana Preda bu vaktini nasıl değerlendirir?

Film seyretmeyi, yazmayı, seyahat etmeyi, farklı şeyler görmeyi çok severim. Doğal güzelliklerden de etkilenirim. Hatta, geleceğimizi ve projelerimizi konuştuğum nişanlımla dışarı çıkıp güzel manzaralar seyretmeye bayılırım. Hayvanlarımla oynamaktan ve zaman buldukça ailemle zaman geçirmekten keyif alırım. 

Kitaplarla aranız nasıl? Hangi tür kitaplar seversiniz. Mesela en son okuduğunuz kitap hangisidir?

Kitap okumayı seviyorum. Romanlardan ve aşk kitaplarından ve şiirlerden tutun da, felsefi ve bilimsel kitaplara kadar her türden eseri okurum. En son okuduğum kitabın adı, Brian Tracy’nin yazdığı ‘Change Your Mind, Change Your Life’.  Dünyada en büyük insanlar her zaman kitap okumuşlar ve bu sayede birçok konuda bilgi sahibi ve donanıma sahip olup hayatlarını daha anlamlı kılmışlardır.

Evet, müzisyen Mariana Preda hangi tür müzikleri sever ve hangi müzisyenleri dinler ?

Çok çeşitli biçimlerde ve türlerde müzik dinliyorum. En sevdiklerim, caz ve klasik müzikler. Favori müzisyenim, John Coltrane. Çünkü çok hızlı ve derin müzikler yapabiliyor. Klasik bestekarlar arasından ise müziklerindeki içtenlikten dolayı, Mozart ve Chopin ve Çaykovski’yi severim…

Herkes birbirini eleştirip…

Kendinizi eleştirecek olsanız, hangi yönlerinizden şikayet ediyor olurdunuz? Kendinize karşı bir öz eleştiri yapacak olsaydınız yani…

Özsaygımı geliştirmem gerektiğini biliyorum. Bu çok zor, herkes birbirini eleştirip duruyor. Yapıcı ve onarıcı davranışlar daha az görünüyor. Daha disiplinli olmalıyım ve güçlü olup hedeflerime odaklanmam lazım.

Geleceğin çok daha iyi ve zirvede bir Panflutçüsü olarak… İyi bir ‘Panflute’ ustası olmak isteyenlere, belli-başlı hangi tavsiyelerde bulunur Mariana?

Panflute, çalması çok zor bir enstrumandır. Sabırlı olmanız ve boş zamanınızı ayırıp sık sık prova yapmalısınız. Kolayca çalabilmelisiniz. Sadece notalarla değil; nefes, duruş ve konsantre olmayla da ilgili bir şey bu.

Geleceğe dair planlarınız vardır muhakkak.  2014-2015 yılına dair olanlarını ben sorayım mesela…

Birkaç büyük proje üzerinde çalışıyorum. Bir film çekmeye hazırlanıyorum. Piyanistim; Daisuke Kanamaru ile birçok konser vermeyi düşünüyorum. Benimle ilgili diğer güncel haberleri de sosyal medyada ya da internet sayfamda paylaşıyorum.

Son olarak size teşekkür edip, bir konser sırasında, ya da konser öncesi yaşadığınız  ilginç ve sizi şaşırtan türden bir anınızı rica etsem…

Bu yıl, büyük bir konser için İtalya, Pescara’daydım. 45 dakika boyunca şarkı söylemek durumundaydım, ama seyircilerden böylesine bir tepki beklemiyordum. Performansımdan hayli etkilenmişlerdi ve derin duygular yaşadıklarını gözlerinden anlayabiliyordum. Çok şaşırtıcı bir tecrübeydi benim için!



İngilizceden Tercüme:  T. Ziyad GÜLCÜ

Sitemiz yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm haklarının sahibidir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
YUKARI