Söz konusu durum hakkında öğretim üyelerine ve öğrencilere önceden herhangi bir uyarının yapılmadığı da üniversite yönetimi tarafından doğrulandı.

Pek çok öğrencinin derslere gelmediği yönünde öğretim üyeleri tarafından yapılan şikayetleri değerlendiren rektörlük, dersleri asan öğrencileri gizli kameralar yardımı ile izleyip tespit etmeye karar verdi ve söz konusu karar doğrultusunda 10 ayrı akademik disiplin alanında verilen derslerin yürütüldüğü amfilere gizli kameralar yerleştirdi. İlgili gizli izleme faaliyeti sonucunda yaklaşık 2 bin kadar öğrencinin düzenli olarak derslere girmedikleri tespit edildi.

Öğrencilerin durumdan haberdar olması halinde derslere girmeye başlayacaklarını ve bunun da izleme faaliyetinin sonuçlarını etkileyeceğini düşünen rektörlük, amfilere yerleştirilen gizli kameralar konusunda öğretim üyelerine ve öğrencilere hiçbir bilgi vermedi.

İlgili durumun ortaya çıkmasından sonra özel hayatın ihlali hususundaki tartışmalar yeniden kamuoyunun gündemine geldi. Bazı öğrenciler söz konusu gizli kameraların güvenin ve iyi niyetin suistimali olduğunu düşünürken, bazı öğrenciler ise mevzubahis meselenin önemli bir olay olmadığını, gizli kameraların her yerde zaten yaygın olarak kullanılmakta olduğunu düşünüyor.

Söz konusu skandal Harvard Üniversitesi’nde yaşanan ilk gizli izleme olayı değil. Bilindiği üzere geçtiğimiz yıl ortaya çıkan bir başka skandalda da üniversitede çalışan 16 genç öğretim üyesinin elektronik posta hesaplarının üniversite yönetimi tarafından izlendiği anlaşılmıştı.