Doğduğu evin, dedesi tarafından Osmanlı döneminde vergi toplayan öşür ağasından satın alındığını öğrendiğine değinen Toy, şunları kaydetti:

"Öşür ağasından dedeme, daha sonra babama, sonra da bize sadece kapı olarak kaldı. Bu kapı çok eski bir geçmişe sahip; tespit ettiğim kadarıyla 200 yıllık. Daha eski olabileceğini de düşünüyorum. Kapının hem manevi hem de tarihi bir değeri var. 'Geçmişine sahip çıkmayan, geleceğine sahip çıkamaz' diyerek, geçmişime sahip çıkmak adına bu kapıyı söküp fabrikamdaki en iyi yere misafirlerimin de görebileceği şekilde odama getirdim koydum. Kapı, buraya gelenler tarafından çok ilgi görüyor."

Yalçın Toy, kapının sedir ağacından yapıldığı bilgisini verdi.

Sedirin çok uzun yıllar dayanabilen sert ve kaliteli bir ağaç olduğunu hatırlatan Toy, "Zamanında iyi bir ağaç seçtikleri için de kapı bugüne kadar gelmiş. Eskiden zenginlik sembolü, konakların, köşklerin tahtalarının genişliğine göre ölçülürmüş. Bu kapıyı yapan kişi de oldukça varlıklı bir kişiymiş" ifadesini kullandı.

Toy, babasının kapıyı gördüğünde çok duygulandığını belirtti.

Kapıyı getirince ailesinde duygusal bir ortam oluştuğunu söyleyen Toy, "Bu kapıda, benim olmadı ama babamın çok hatırası var. Kapıyı gördüğünde bir hatırasını anlattı. Kışın at sırtında giderken tipiye yakalanmış babam, yolunu kaybetmiş ve donma tehlikesi geçirmiş. At gece vakti gelip bu kapıyı tekmelemiş, ev halkını uyandırmış ve babamı kurtarmışlar" diye konuştu.