Netanyahu öncülüğündeki aşırı sağcı koalisyon hükümetinin yargı düzenlemesine karşı her hafta cumartesi akşamı ülke genelinde gösteri düzenleyen İsrailliler, protestoların altıncı haftasında yine sokaklardaydı.

İsrail basınına göre, başta Tel Aviv olmak üzere, Hayfa, Batı Kudüs, Birüssebi, Modi'in ve Herzliya gibi kentlerdeki gösterilere 100 binden fazla İsrailli katıldı.

Önceki haftalarda olduğu gibi en yoğun katılımlı gösteriye ev sahipliği yapan Tel Aviv’de on binlerce protestocu, Rothschild Bulvarı’ından başladıkları yürüyüşün ardından Kaplan Caddesi'ndeki Hükümet Kompleksi önünde toplandı.

Göstericiler, Netanyahu’nun Başbakanlığı aleyhinde, İngilizce "Suç-Bakan” (Crime Minister) yazılı pankartlar ile Netanyahu’nun koalisyon hükümetindeki aşırı sağcı ortaklarını eleştiren dövizler taşıdı.

Slogan ve konuşmaların sona ermesinin ardından eylemciler, Tel Aviv’in merkezi Ayalon otoyoluna yürüdü.

İsrail polisinin, barikatları aşmaya çalışan bazı protestoculara müdahalesi sonucu protestocular ile polis arasında arbede çıktı. Olayda bazı göstericiler gözaltına alındı.

Batı Kudüs’te de binlerce gösterici Cumhurbaşkanlığı rezidansı önünde toplandı.

Çok sayıda kişinin İsrail bayrakları taşıdığı ve "Ortak evimizi koruyalım” baskılı kıyafetler giydiği gösteride, "Ülkemizin üç güç odağı var (yasama-yargı-yürütme), onlar olmazsa ülke de olmaz”, "Biz diktatörlük değiliz” ve "demokrasi” gibi sloganlar atıldı.

Gösteriye katılanlardan Mikol (45) adlı kadın aktivist, yargının bağımsızlığını savunmak için her hafta bu gösterilere katıldığını söyledi.

İsrailli protestocu, yargı ve yürütme arasındaki güçler ayrılığının gerekliliğine işaret ederek "İşleyen bir demokraside geçilmemesi gereken bazı kırmızı çizgiler vardır. Ben şu an bu noktaya geldiğimizi düşünüyorum. Üç temel kurum (yasama-yargı-yürütme) arasındaki güçler ayrılığını oluşturan sınırlar bulanıklaşıyor ve tehlike altında. Bunun bedelini ödeyecek olanlar da hepimiziz.” diye konuştu.

İsrail'de on binlerce kişinin, başta Tel Aviv olmak üzere farklı kentlerde Netanyahu hükümetinin yargı düzenlemesi ve sağ politikalarına karşı sürdürdüğü kitlesel protesto gösterileri 6 haftayı geride bıraktı.

Adalet Bakanı Yariv Levin, 5 Ocak'ta Yüksek Mahkemenin yetkilerini sınırlandıran, yargının, hakimlerin seçimi üzerindeki etkisini azaltan bir yasa planladıklarını duyurmuştu.

Netanyahu başbakanlığındaki koalisyon hükümetinin, yargının bazı yetkilerini meclise devretmeye yönelik hamleleri, Yüksek Mahkeme başta olmak üzere hükümet ile İsrail yargı mekanizması arasında gerilime yol açmıştı.

Ülkedeki en yüksek yargı merci olarak görev yapan İsrail Yüksek Mahkemesi, Anayasa taslağı olarak kabul edilen "temel yasalara" aykırı olduğu gerekçesiyle Meclisin çıkardığı kanunları bozma yetkisine sahip.

Netanyahu hükümeti, açıkladığı yargı düzenlemesinde, Yüksek Mahkemenin, Meclisin çıkardığı kanunları bozma yetkisinin elinden alınacağını belirtmişti.

İsrail Başsavcısı Gali Baharav-Miara, hükümetin yargı düzenlemesine karşı itirazlarını yazılı olarak iletmiş, kaygılarının "güçler ayrılığı, yargının bağımsızlığı ve bireysel hakların korunması"nın bozulması üzerinde toplandığını paylaşmıştı.